Grogoren Yolu, Broklyn Malikanesi

Yorgun ve ıstırap verecek kadar baş ağrıları arasında geçen bir günün ardından kendini eve zor atmıştı Sam. Başı resmen zonkluyordu. Eve geldiğinde kimseyi bulamayınca baş ağrısı yeni bir boyut kazandı adeta. Kendi kendini tedavi etmek zorundaydı şimdi.

Üst kata çıktı. Üzerini değiştirip rahat birşeyler giyindi. Belki birkaç kitap okusa iyi gelirdi ama bundan hemen vazgeçti. Uyusa daha iyi olurdu. Odasındaki geniş koltuklardan birine oturup başlığı iyice geriye itti. Kafasını yasladı ve neredeyse o anda uykuya daldı.

O gün gökyüzü sanki olacaklardan haberdarmışçasına sessizdi, ölüm sessizliği...Ve sadece Londra ya değil, tüm zihinlere çökmüştü karanlık, insanları daha adil bir yaşam tarzına ulaştırmak için gelen karanlık...Doğanın kanunu olanları insanlara hatırlatmak için gelen karanlık...Ve karanlığın içinden gelen iki Karanlık siluet...Kukuletalarından yüzü seçilmeyen bu iki kabus, korkunun vücut bulmuş haliydi aslında.Ölüm gibi sessizce gelmişlerdi Brooklyn Mlikanesine...Hedefleri ise belki de şimdiye kadarkileri içinde en büyüğüydü...
O gece ıslak toprakta iki Ölüm Yiyen yürüyordu...

Jason heyecanlı sayılırdı aslında.Cunku bu sefer ki lokma buyuktu biraz.Acaba karsı koyar mı diye dusunurken kapıya varmıslardı bile.Asasını cıkarıp hafifce sallaması bu engeli asmak için yeterli olmustu.İki ölüm yiyen kukuletalarını cıkarırken sessizce içeri girdiler.Hayat belirtisi yoktu...

Yeşil gözleri delice parlarken İçeri giren Elros, bir elinde tuttuğu abanoz asasının içinde dolaşan büyüyü hissedebiliyordu.Siyahlar içindeyken asil ve güçlüydü, ve aynı zamanda ölümcül...Büyük malikanenin odalarını bir bir geçerken kendisinde en ufak heyecan yoktu.Hedefleri ise artık tüm dünyalarıydı, herşey küçülüp yok olmuştu gözlerinde...Kuzey cephesindeki odaya yöneldiler, bakan buradaydı, hissedebiliyordu...

Gözlerini açtığında müthiş bir başağrısı hisseti. Sanki hiçbir yere gitmemiş, o uykudayken uyanmasını beklemiş gibi. Boğazı kupkuruydu. Zorlukla yutkunup ayağa kalktı. Köşedeki mini bardan biraz XProseven doldurdu. Ama bu içki boğazını daha fena yakmıştı. Acilen su içmesi lazımdı.

Odadan çıkıp, merdivenlere yöneldi. Ayağını ilk basamağa attı ve tam o anda, holde duran iki adamı farketti. Oda karanlıktı ve kim olduklarını seçemiyordu. Ama korkacak bir düşmanı hiç olmamıştı bakanın.

"Kim var orada?" diye seslendi aşağıya doğru. Bir an için nedenini bilmediği bir korku hissetti, asasını çekme ihtiyacı duydu ama o anda farketti ki, asasını odasında bırakmıştı.

İşte sonunda bulmuslardı avlarını.Jason,Elros'a dondu o pis gulumsemesiyle.O iğrenc gulumsemesinin ardından odaya bir agırlık coktu sanki.Kapkatı bir agırlık ...
Jason,Elros'a goz kırptıktan sonra yavasca Bakanın üzerine yurudu asasını kaldırdı ve tüm merhamet duygularından arınmıs bir halde haykırdı:"Petrificus Totalus" ...

Fakat Elros da ne heyecan vardı, ne de korku...Sadece eğleniyordu ve delicesine zevk alıyordu karşısındakini böyle aciz görmekten..."Daha asasını bile alamadı, Jason..."diye fısıldadı."Aceleye gerek yok kardeşim."Ardından vücudu kilitlenmiş halde donakalan Bakan a baktı, acınacak haldeydi.."Ne kadar garip değil mi, sayın Bakan?"Asasını okşuyordu.Büyü, parmaklarını kkarıncalandırırken Elros zevkle konuşuyordu, kelimeleri birer bıçak gibi batırarak..."Biraz eğleneceğiz bugün Sayın Bakan, ve emin olun bu sadece Lordum un size yapacakları için birer alıştırma olacak.İmperio!"
Acı, acı, sadece acı....Elros bile hissedebiliyordu bunu...

Olacaklara hiçbirşey hazırlayamazdı Sam'i. Ard arda üç feci şey birden oldu. Önce bir beden kilitlenme laneti ona çarptı ve kaskatı kesilerek yan devrilip başını merdiven korkuluğuna çarptı ve sonra da sırt üstü yere yapıştı. Başındaki ağrı dayanılmaz bir alırken, tek bir kasını bile oynatamamak çıldırtıcı bir deneyimdi.

Sonra kara siluetlerden biri tepesinde belirdi. Adam biraz eğilince Sam onu tanıdı ve şoktan kalbi yerinden oynadı. Kendi elleriyle atamasını yaptığı, güvenilir zannettiği Seherbaz Bürosu Başkanı'ydı bu. Dahası Lord'um diye birinden bahsediyordu. Karanlık Lord olamazdı tabi, bu çok saçmaydı.

Ve daha o bunları düşünmeye vakit bulamadan beyni büyük ve yepyeni bir acıyla feryat etmeye başladı. Kafasının içinde, hayır, vücudunun heryerinde elektirik akımı dolaşıyordu sanki. Sessiz bir feryatla sarsılıyordu içten Samwise.

Jason kahkahaya bogulmustu,bakanı boyle zavallı halde gorecegi aklının ucuna bilme gelmezdi.Merdivene oturdu ve Elros'un resitalini izledi.Harika bir geceydi bu gercekten de..
Sonunda Barty'nin beklediğini hatırladı ve araya girdi:"Kardes,beklio Barty!".Ardından asasını bakana yonelterek "Sersemlet!" diye haykırdı...

"Sakın ona adıyla hitap etme!"Elros un asası Jason a dönüktü ve gözleri gibi yeşil yeşil parıldıyordu:"Sadakatsizler için bir avada kedavram var, unutma..."Ardından sakinleşti:"Şunu al ve git sen, ben etrrafı temizleyeceğim..."İkisi cisimlenirkn Elros da önce etrafı ve asasını temizledi.Ardından gülümseyerek:"MORSMORDE!"dedi..
Karanlık işaret Bakanın evinin üstünde belirginleşirken genç adam çoktan gitmişti bile...