Eragon & Silmarwen Hayvan Dükkanı'nda...
2 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Eragon & Silmarwen Hayvan Dükkanı'nda...
Eragon, Silmarwen'in çıkmasını dışarda beklemişti. Beklerken bile hala Ollivander'ın dediklerini düşünüyordu. Ama düşündüğü diğer birşey ise elinde tuttuğu asaydı tabi ki... Artık tam bir büyücü olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu Eragon. Asasının özel olduğundan bahsetmişti Ollivendar Eragon'a. Evet gerçekten de özeldi bu asa Eragon için. Çünkü onun kendi asasıydı.
Eragon bunları düsünürken arkasından heyecanla Silmarwen çıktı. Çok sevinçli gözüküyordu. Eragon onu görür görmez çağırdı. Hem Sill hem de Eragon gerçekten çok heyecanlıydılar ama kutunun üzerine yapıştırılmış bir de kağıt vardı üzerinde de 'okul dışı kullanımı 17 yaşına kadar yasaktır.' yazıyordu. Bu yüzden asalarını her ihtimale karşı yerlerinden çıkartmadılar.
Bu arada Silmarwen'in aklına Eragon'a göre çok güzel bir fikir gelmişti. Sill o sırada okul'dan gelen mektuba gözünü gezdiriyordu ve birden heyecanla Eragon'a döndü:
"Hey Eragon"dedi heyecanla. "Burada okula hayvan götürebiliceğimiz yazıyor. Şimdi de hayvan almaya ne dersin."dedi.
Bu fikir gerçekten Eragon'un da çok hoşuna gitmişti. Gerçekten Sill müthiş fikirlerin adamıydı. Birlikte Sihirli Hayvan Dükkânı'nı aramaya koyuldular. Dükkan yolun tam karşısındaydı. Yoldan karşıya geçip Sihirli Hayvanevi'ne girdiler.
İçeride ayakta duracak pek yer yoktu.Kafeslerden bir santim bile duvar görünmüyordu hatta. İçerisi çok kötü kokuyordu ve de çok gürültülüydü gerçekten,çünkü kafeslerin içindekiler ya cikliyor, ya viyaklıyor, ya vıdı vıdı
ediyor, ya da tıslıyordu. İçeri girdiklerinde kasadaki cadı patlar uçlu kelekerler diye tabir ettiği bir tür hayvan hakkında başka bir büyücüye tavsiyelerde bulunuyordu. Eragon ve Sill,onların konuşmasının bitmesini kafesleri inceleyerek beklediler.İki kocaman, mavimsi kara kurbağası oturmuş,ölü kurt sinekleriyle
kendilerine bir ziyafet çekiyorlardı. Zehirli turuncu salyangozlar cam kaplarının kenarında ağır ağır geziniyorlardı.Şişman, beyaz bir tavşansa pat diye ipek bir silindir sapkaya dönüsüyor, sonra pat diye normale dönüyordu. Bir tezgâhın üstünde de, uzun tüysüz kuyruklarını kullanarak bir tür ip atlama oyunu oynayan parlak siyah farelerle dolu bir kafes duruyordu. Gerçekten tüm bu hayvanlar çok ama çok ilginçlerdi. Sill ve eragon ağızları açık kalmış hayvanları inceliyorlardı.
Patlar Uçlu keleker meraklısı büyücü kasadan ayrılınca Eragon ve Sill, tezgahtaki orta yaşlı cadı'ya yaklaştılar.
"Merhaba"dedi kadın tatlı sesiyle."ne istemiştiniz."
Eragon ve Sill, büyücü kadına Hogwarts'a gitmek üzere olduklarını ve görünüşe bakılırsa oraya bir hayvan da götürebilme izinlerinin olduğunu fakat tam olarak ne tür hayvanlar götürebiliceklerini bilmediklerini açıkladılar. Kadın da sakince onları dinlemişti. Kadın konuşmaları bittikten sonra:
"Bence size uygun olan hayvan ya bir baykuş, ya bir kedi ya da bir fare...Eminim sizin burada beğenebiliceğiniz hayvanlar bulabiliriz"dedi.
Doğrusu Eragon'un fareleri pek sevdiği söylenemezdi. Kedilerden de pek hoşlanmazdı. En iyisi baykuş diye düşünmüştü Eragon. Kadın tezgahtan çıkarak arka taraftaki kafeslere doğru ilerledi ve çocuklara onu takip etmelerini söyledi. Arka taraflarda özellikle baykuşlar,kediler ve fareler bulunmaktaydı. Kadın onlara bakarak:
"İstediğinizi seçebilirsiniz"dedi ve tezgahına geri döndü. Bundan sonra Eragon ve Sill, ayrılarak hayvanlara teker teker bakmaya koyuldular.
Hayvanların hepsi gerçekten çok güzeldi fakat Eragon özellikle baykuşlara bakıyordu. Baykuşlar çeşit çeşitti gerçekten. Hepsi renk renkti. Kim bilebilirdi ki bu kadar çeşit baykuş olduğunu. Eragon hayvanları incelerken tavanda asılı duran bir baykuşa gözü takıldı. Bu baykuş mavi renkli gözlere sahipti fakat gözleri insanı öyle delercesine bakıyordu ki insan sanki transa geçiyordu onlara bakarken. Rengi de bembeyazdı baykuşun. Eragon yavaşça ona doğru yaklaştı ve kafesini tuttu. Ama tuttuğu an baykuşta bir gariplik hissetti. Çünkü baykuşun o bembeyaz görüntüsü birden pembeleşmeye başlamıştı. Baykuş Eragon'a, Eragon'da baykuşa bakıyordu o sırada. Baykuş artık kıpkırmızı kesilmişti. Eragon artık dayanamayarak tezgahtara doğru gitti ve durumdan bahsetti. Tezgahtar onun bu durumuna gülmüştü. "O bir renk değiştiren baykuş çocuğum"dedi. " Anlaşılan seni çok sevmişki rengi kırmızıya döndü. Onlar yalnızca sevdikleri insanlara karşı kırmızı ve tonlarında renk alırlar. Ama senin gördüğü baykuş ayrıca bir de albino. Gerçekten garip değil mi renk değiştiren albino bir baykuş. Çok ilginç bir olay."dedi ve biraz daha kendi kendine güldü kadın.
Eragon gerçekten baykuşu çok beğenmişti ve onu almaya kara verdi. Baykuşu yerinden alarak ücretini ödemek üzere kasaya yöneldi.
Eragon bunları düsünürken arkasından heyecanla Silmarwen çıktı. Çok sevinçli gözüküyordu. Eragon onu görür görmez çağırdı. Hem Sill hem de Eragon gerçekten çok heyecanlıydılar ama kutunun üzerine yapıştırılmış bir de kağıt vardı üzerinde de 'okul dışı kullanımı 17 yaşına kadar yasaktır.' yazıyordu. Bu yüzden asalarını her ihtimale karşı yerlerinden çıkartmadılar.
Bu arada Silmarwen'in aklına Eragon'a göre çok güzel bir fikir gelmişti. Sill o sırada okul'dan gelen mektuba gözünü gezdiriyordu ve birden heyecanla Eragon'a döndü:
"Hey Eragon"dedi heyecanla. "Burada okula hayvan götürebiliceğimiz yazıyor. Şimdi de hayvan almaya ne dersin."dedi.
Bu fikir gerçekten Eragon'un da çok hoşuna gitmişti. Gerçekten Sill müthiş fikirlerin adamıydı. Birlikte Sihirli Hayvan Dükkânı'nı aramaya koyuldular. Dükkan yolun tam karşısındaydı. Yoldan karşıya geçip Sihirli Hayvanevi'ne girdiler.
İçeride ayakta duracak pek yer yoktu.Kafeslerden bir santim bile duvar görünmüyordu hatta. İçerisi çok kötü kokuyordu ve de çok gürültülüydü gerçekten,çünkü kafeslerin içindekiler ya cikliyor, ya viyaklıyor, ya vıdı vıdı
ediyor, ya da tıslıyordu. İçeri girdiklerinde kasadaki cadı patlar uçlu kelekerler diye tabir ettiği bir tür hayvan hakkında başka bir büyücüye tavsiyelerde bulunuyordu. Eragon ve Sill,onların konuşmasının bitmesini kafesleri inceleyerek beklediler.İki kocaman, mavimsi kara kurbağası oturmuş,ölü kurt sinekleriyle
kendilerine bir ziyafet çekiyorlardı. Zehirli turuncu salyangozlar cam kaplarının kenarında ağır ağır geziniyorlardı.Şişman, beyaz bir tavşansa pat diye ipek bir silindir sapkaya dönüsüyor, sonra pat diye normale dönüyordu. Bir tezgâhın üstünde de, uzun tüysüz kuyruklarını kullanarak bir tür ip atlama oyunu oynayan parlak siyah farelerle dolu bir kafes duruyordu. Gerçekten tüm bu hayvanlar çok ama çok ilginçlerdi. Sill ve eragon ağızları açık kalmış hayvanları inceliyorlardı.
Patlar Uçlu keleker meraklısı büyücü kasadan ayrılınca Eragon ve Sill, tezgahtaki orta yaşlı cadı'ya yaklaştılar.
"Merhaba"dedi kadın tatlı sesiyle."ne istemiştiniz."
Eragon ve Sill, büyücü kadına Hogwarts'a gitmek üzere olduklarını ve görünüşe bakılırsa oraya bir hayvan da götürebilme izinlerinin olduğunu fakat tam olarak ne tür hayvanlar götürebiliceklerini bilmediklerini açıkladılar. Kadın da sakince onları dinlemişti. Kadın konuşmaları bittikten sonra:
"Bence size uygun olan hayvan ya bir baykuş, ya bir kedi ya da bir fare...Eminim sizin burada beğenebiliceğiniz hayvanlar bulabiliriz"dedi.
Doğrusu Eragon'un fareleri pek sevdiği söylenemezdi. Kedilerden de pek hoşlanmazdı. En iyisi baykuş diye düşünmüştü Eragon. Kadın tezgahtan çıkarak arka taraftaki kafeslere doğru ilerledi ve çocuklara onu takip etmelerini söyledi. Arka taraflarda özellikle baykuşlar,kediler ve fareler bulunmaktaydı. Kadın onlara bakarak:
"İstediğinizi seçebilirsiniz"dedi ve tezgahına geri döndü. Bundan sonra Eragon ve Sill, ayrılarak hayvanlara teker teker bakmaya koyuldular.
Hayvanların hepsi gerçekten çok güzeldi fakat Eragon özellikle baykuşlara bakıyordu. Baykuşlar çeşit çeşitti gerçekten. Hepsi renk renkti. Kim bilebilirdi ki bu kadar çeşit baykuş olduğunu. Eragon hayvanları incelerken tavanda asılı duran bir baykuşa gözü takıldı. Bu baykuş mavi renkli gözlere sahipti fakat gözleri insanı öyle delercesine bakıyordu ki insan sanki transa geçiyordu onlara bakarken. Rengi de bembeyazdı baykuşun. Eragon yavaşça ona doğru yaklaştı ve kafesini tuttu. Ama tuttuğu an baykuşta bir gariplik hissetti. Çünkü baykuşun o bembeyaz görüntüsü birden pembeleşmeye başlamıştı. Baykuş Eragon'a, Eragon'da baykuşa bakıyordu o sırada. Baykuş artık kıpkırmızı kesilmişti. Eragon artık dayanamayarak tezgahtara doğru gitti ve durumdan bahsetti. Tezgahtar onun bu durumuna gülmüştü. "O bir renk değiştiren baykuş çocuğum"dedi. " Anlaşılan seni çok sevmişki rengi kırmızıya döndü. Onlar yalnızca sevdikleri insanlara karşı kırmızı ve tonlarında renk alırlar. Ama senin gördüğü baykuş ayrıca bir de albino. Gerçekten garip değil mi renk değiştiren albino bir baykuş. Çok ilginç bir olay."dedi ve biraz daha kendi kendine güldü kadın.
Eragon gerçekten baykuşu çok beğenmişti ve onu almaya kara verdi. Baykuşu yerinden alarak ücretini ödemek üzere kasaya yöneldi.
Frogonry Bagterlayer- Tılsım Profesörü
- Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Eragon & Silmarwen Hayvan Dükkanı'nda...
Silmarwen hayvan dükkanında hayatında hiç bir belgeseldee görmediği hayvanları görmüştü. Kadın fare diyince sill "in aklına hemstırlar geldi. Aslında onlardan bir tane hoşuna gider di ama aklına baykuş gelmişti. Belkide kedi de alabilridi aslında sill ne alacağını pek bilmiyordu arka tarafta hayvanlara bakarken ilk başta bi kedi gördü ilk onu istedi ama sonra yukarda bir baykuş gördü onu alcaktı ama kedi ne olacaktı oda güzeldi sonra farelerin hemstır olmadığını anladı bu yüzdeen dafrelere bakmıyordu bile en sonunda. bir baykuş gördü bu baykuş kırmzı gözlere sahipti ve rengi tamamen siyahtı hoşuna gitmişti çünkü kendisinin tam zıttıydı Sill renkli şeyleri severdi ama rengi siyahtı elini ona doğru uzatmaya kalkıştı ama baykuş eline saldırınca pek dokunmamaya karar verdi ama o baykuş onun çok hoşuna gitmişti onu almak istiyordu kadını çağırdı " ben bu baykuşu alcam ama birazcık saldırgan sorun yaratırmı" kadın "Aslında pek sorun yaratmaz o alışık olmadığı insanlara karşı saldırgadır" dedi sill biraz daha baykuşa baktıktan sonra "evet bunu alıcam" dedi tekrar elini baykuşa uzatmaya karar verdi ama bu sefer içinde bir sevgiyle elini uzattı başta sanki ona saldıracak gibiydi ama sill korkmadan elini dahada yaklaştırdı ve en sonunda okşamayı başardı ama fazla uzun sürmedi dahada hırçınlaşarak Sill'in elini uzaklaştırdı kadın ona bunun bi ilerleme olduğunu söyledi. Sill kafesi alarak kasaya doğru yeni arkadaşının parasını ödemeye doğru yöneldi. Biraz yürüdükten sonra karşısına erogon çıktı elinde beyaz ve hafif pembe bir baykuş duruyordu sanki o pembelik daha da artıyormuş gibiydi elini ona uzatarak okşadı hafiften pembeleşti güzel baykuştu sonra sill kendi baykuşunu erogona gösterdi erogonunda hoşuna gitmiş gibi bir hali vardı elini baykuşa doğru uzattığında sill" sakın dokunma!!" ama geç kalmıştı çoktan baykuş erogonun parmağından bir ısırık almıştı bile "Özür dilerim biraz hırçın da " sonra baykuşa pis bir bakış attı baykuşta banane dermişcesine öttü sonra sill erogona dönerek "Bu hatamızdan dolayı seni dondurmacaıya davet ediyorum... biraz ciddi oldu dimi her ne ise hadi gel dondurmacıya gidelim ben ısmarlıcam" dedi sonrada baykuşlar için fiyatı sordular kadın onlara "19 galeon 90 knut" sill erogana baktı sonrada kadına dönerek " biz açıkcası buralarda yeniyiz yani anlıyacağın galeon fln bilmeyiz galeon dedeğin altınlar olacak herhal ama knut ne bilmem onu du şu bronzlarmı acep" cebindeki boronz paraları çıkararak kadına gösterdi. kadın " evet aynen böyle" sill'in aklına bir şüpe düşmüştü belkide ekadın onları kandırıyodu ama para daha çoktu bişi olmaz diyip parayı verdi erogonda sill gibi biraz tedirgindi ama oda parayı verdi sonra birlikte dışarı çıktılar.
Rp dışı: devamı dondurmacıda
Rp dışı: devamı dondurmacıda
Silmarwen Tinehtele- Hufflepuff 1. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 30/06/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz