Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
2 posters
catlakkazan :: Londra :: Diagon Yolu :: Gringotts
1 sayfadaki 1 sayfası
Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
Eragon ve Silmarwen koca yolda birkaç dükkan geçtikten sonra, öteki küçük dükkânların tepesinde yükselen büyük,karbeyazı binaya varmışlardı ve binanın tam önünde...
"Haa..." Silmarwen heyecan ve iğrenmeyle karışık bir ses çıkartmıştı ağzından. Aslında Eragon'da çok şaşırmıştı ama onun o sırada hissettikleri daha çok bir insanın kusarken hissettiği şeylerdi. Bu olanların tüm nedeni binanın üzerinde yazan Gringotts levhasının altında duran cücemsi bir yaratıktı. Annesi onlardan bahsetmişti. Bunlar büyücü hazinelerini koruyan cincücelerdi. Eragon cincüceye çaktırmak istemezcesine ona ' cincüceler ' diye fısıldadı.
Cincüce Eragon'dan yaklaşık bir 30 santim daha kısaydı.Esmer bir yüzü, zeki bakışları, sivri bir sakalı vardı; parmaklarıyla ayaklarının çok uzun olduğunu fark etti Eragon.
Silmarwen ve Eragon sessizce beyaz taş merdiveni çıkmaya başladılar. Eragon ve Silmarwen'in delici bakışlarından etkilenmiş olan cincüce onlara eğilerek selam verdi. Eragon ve Silmarwen onun yanından çekine çekine geçtikten sonra birbirlerine şaşkınlıkla bakmışlardı; ama şimdide önlerinde ikinci bir kapı duruyordu ve bu seferki kapı gümüştendi, üstünde ise şunlar yazılıydı:
Gir bakalım, yabancı, ama dikkat et,
Sakın kendini koyverip de hırsa kapılmayasın...
Alın teri dökmeden,
Köşe dönme hevesi canına okur sonra...
Bak bizden söylemesi,
Senin olmayan birşey yürüteceksen unut...
Aklını başına al, sonra da kendini tut...
Hırsızlığa kalkarsan, bir daha düşün yine,
Başka şeyler bulursun çil altınlar yerine...
Eragon doğrusu bu yazıyı biraz garip bulmuştu hatta biraz da komik... Silmarwen de onla aynı fikirde olacak ki o da biraz sırıtmıştı yazıya bakarak.Yazıya bakmaları bittikten sonra Eragon ve Silmarwen yollarına devam ettiler.Gümüş kapının hemen önünde bir çift cincüce eğilerek selamladı onları; ardında sonu belli olmayan gerçekten çok uzun mermer bir salona girdiler.Yüz kadar cincüce daha uzun mu uzun bir bankın arkasındaki yüksek taburelere oturmuş,kocaman hesap defterlerine birşeyler yazıyor, pirinç terazilerde para tartıyor, merceklerle değerli taşlar inceliyordu. Salondan dışarı açılan sayılamayacak kadar çok kapı vardı ve tabi ki onların arkasında da daha başka cincüceler insanlara yol gösteriyorlardı.
Eragon ve Silmarwen en yakın banktaki diğerlerine göre daha da boşta görünen cincüceye doğru yaklaştılar. Ama cincüceye karşı nasıl hitap etmeleri gerektiğini ya da ne diyip ne isteyeceklerini ikisi de tam olarak bilmiyordu.
"Haa..." Silmarwen heyecan ve iğrenmeyle karışık bir ses çıkartmıştı ağzından. Aslında Eragon'da çok şaşırmıştı ama onun o sırada hissettikleri daha çok bir insanın kusarken hissettiği şeylerdi. Bu olanların tüm nedeni binanın üzerinde yazan Gringotts levhasının altında duran cücemsi bir yaratıktı. Annesi onlardan bahsetmişti. Bunlar büyücü hazinelerini koruyan cincücelerdi. Eragon cincüceye çaktırmak istemezcesine ona ' cincüceler ' diye fısıldadı.
Cincüce Eragon'dan yaklaşık bir 30 santim daha kısaydı.Esmer bir yüzü, zeki bakışları, sivri bir sakalı vardı; parmaklarıyla ayaklarının çok uzun olduğunu fark etti Eragon.
Silmarwen ve Eragon sessizce beyaz taş merdiveni çıkmaya başladılar. Eragon ve Silmarwen'in delici bakışlarından etkilenmiş olan cincüce onlara eğilerek selam verdi. Eragon ve Silmarwen onun yanından çekine çekine geçtikten sonra birbirlerine şaşkınlıkla bakmışlardı; ama şimdide önlerinde ikinci bir kapı duruyordu ve bu seferki kapı gümüştendi, üstünde ise şunlar yazılıydı:
Gir bakalım, yabancı, ama dikkat et,
Sakın kendini koyverip de hırsa kapılmayasın...
Alın teri dökmeden,
Köşe dönme hevesi canına okur sonra...
Bak bizden söylemesi,
Senin olmayan birşey yürüteceksen unut...
Aklını başına al, sonra da kendini tut...
Hırsızlığa kalkarsan, bir daha düşün yine,
Başka şeyler bulursun çil altınlar yerine...
Eragon doğrusu bu yazıyı biraz garip bulmuştu hatta biraz da komik... Silmarwen de onla aynı fikirde olacak ki o da biraz sırıtmıştı yazıya bakarak.Yazıya bakmaları bittikten sonra Eragon ve Silmarwen yollarına devam ettiler.Gümüş kapının hemen önünde bir çift cincüce eğilerek selamladı onları; ardında sonu belli olmayan gerçekten çok uzun mermer bir salona girdiler.Yüz kadar cincüce daha uzun mu uzun bir bankın arkasındaki yüksek taburelere oturmuş,kocaman hesap defterlerine birşeyler yazıyor, pirinç terazilerde para tartıyor, merceklerle değerli taşlar inceliyordu. Salondan dışarı açılan sayılamayacak kadar çok kapı vardı ve tabi ki onların arkasında da daha başka cincüceler insanlara yol gösteriyorlardı.
Eragon ve Silmarwen en yakın banktaki diğerlerine göre daha da boşta görünen cincüceye doğru yaklaştılar. Ama cincüceye karşı nasıl hitap etmeleri gerektiğini ya da ne diyip ne isteyeceklerini ikisi de tam olarak bilmiyordu.
En son Eragon Shadeslayer tarafından C.tesi Tem. 05, 2008 8:34 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Frogonry Bagterlayer- Tılsım Profesörü
- Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
Silmarwen kapının altındaki yaratağa bakarken iğrenmiş hayatında ne böyle bir yaratık görmüş nede hayal etmişti. Bu haldeyken Erogona bişeyde soramamıştı içeri girdiklerinde o yaratıklardan daha çok vardı biraz kokmuştu ama yanına para alması lazımdı her şey para için diyerek yüremeye devam etti diğerlerine göre daha boş olan bir yaratığın yanına yaklaştılar. ikiside orda öylece dikiliyordu en sonunda yaratık " Ne istemiştiniz" diye sorunca Silmarwen "Şeyy.." burdaki heyacandan Silmarwen buraya niye geldiklerini unutmuştu hemen Erogona dönerek "Yav biz buraya niye geldiydik" dedi ve birden aklına geldi" haaa tamam" yaratığa dönerek "Biz para çekmek istiyoruz" dedi yaratıkta "Evet bay..." Silmarwen " Tinehtele ve Shadeslayer" bu sefer yaratık "Evet bay Shadeslayer ve bay Tinehtele anahtarlarınızı görebilirmiyim" ikisi birden anahtarları yaratığa uzattı yaratık biraz inceledikten sonra kendi kendine " Evet görünüyor" dedi "Peki," dedi. "Biri sizi iki kasaya da götürecek. Huor!" diye başka bir yaratığı çağırdı. Huor'un arkasinda, salondan disari açilan kapilardan birine yöneldiler. Silmarwen yürürken hal etrafı inceliyordu acaba gerçekten buradan kimse bişey çalamıyormuydu diye düşündü kendi kendine aklına erogona bu yaratıkların ne olduğunu sormak bile gelmedi. Onların ismlerinin olduğunu bile düşünmüyordu.
Huor onlara kapiyi açti. Yine mermerle karsilasacagini saniyordu Silmarwen, sasirdi. Mesalelerin
aydinlattigi daracik tasbir koridordaydilar. Dimdik asagi iniyordu koridor, yerde incecik raylar vardi. Islik
çaldi Huor, raylar üstünde gicirdayarak küçük bir araba geldi hemen. Arabaya bindiler ve yola koyuldular.
rp dışı: kuzen isim için özür dilerim gece aklıma ilk o geldi
Huor onlara kapiyi açti. Yine mermerle karsilasacagini saniyordu Silmarwen, sasirdi. Mesalelerin
aydinlattigi daracik tasbir koridordaydilar. Dimdik asagi iniyordu koridor, yerde incecik raylar vardi. Islik
çaldi Huor, raylar üstünde gicirdayarak küçük bir araba geldi hemen. Arabaya bindiler ve yola koyuldular.
rp dışı: kuzen isim için özür dilerim gece aklıma ilk o geldi
Silmarwen Tinehtele- Hufflepuff 1. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
Eragon cincücenin yanında pek konuşamamıştı. Onun yerine Silmarwen konuşmuştu. Cincüce onların anahtarlarına baktıktan sonra Cincüce yanlarına Huor adında diğer cüncücelere göre bile kısa olan başka bir cincüce çağırmıştı. Artık Eragon biraz daha sakindi ne de olsa daha kim bilir ne tür canlılar vardı bu dünyada... Huor onları bir kapının önüne götürdü ve onları taş zemini bulunan bir koridora soktu. İçerde ilk dikkat çeken şey ise zeminde bulunan raylardı. Ama Eragon neler olabileceğini daha tam düşünemeden Huor'un ıslığıyla bir araba belirmişti önlerinde... Cincüce, Silmarwen ve Eragon arabaya bindiler. Ama çocuklar yerleşmeye bile vakit bulamadan araba çok büyük bir hızla raylardan aşağı doğru inmeye başladı. Araba o kadar hızlıydı ki Eragon'un midesi bulanmıştı ve varacakları yere birkaç dakika daha geç girselerdi herhalde Eragon Çatlak Kazan'da yediklerini yere boşaltmış olurdu.
Sonunda araba yavaşlamıştı ve belirli bir yerde durdu. Orada onları bekleyen bir cincüce daha vardı. Huor adlı cincüce Silmarwen'e dönerek:
Sen Derzul'la gideceksin." dedi ordaki cincüceyi göstererek ve Eragon'a eliyle bir işaret yaparak onu takip etmesini söyledi. Bundan ne Eragon ne de Silmarwen hoşnut olmuştu ama yine de ayrılmak zorundaydılar.
Sonunda araba yavaşlamıştı ve belirli bir yerde durdu. Orada onları bekleyen bir cincüce daha vardı. Huor adlı cincüce Silmarwen'e dönerek:
Sen Derzul'la gideceksin." dedi ordaki cincüceyi göstererek ve Eragon'a eliyle bir işaret yaparak onu takip etmesini söyledi. Bundan ne Eragon ne de Silmarwen hoşnut olmuştu ama yine de ayrılmak zorundaydılar.
En son Eragon Shadeslayer tarafından C.tesi Tem. 05, 2008 8:30 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Frogonry Bagterlayer- Tılsım Profesörü
- Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
Silmarwen bu ayrılığa hiç sevinmemişti. Yanında bilinmeyen bir yaratıkla birlikte ilerlemek onu epey ürkütmüştü. Derzul denılen yaratık ona işaret yaparak yanına çağırdı onla birlikte başka bir arabaya bindiler erogonun tam zıttına doğru gitmeye başladılar ilerledikçe Silmarwenın canı sıkılıyordu 2-3 dk ona sanki 2-3 satmiş gibi geliyordu. En sonunda 773 numaralı kasanın önünde durdular Derzul ondan anahatarı istedi Silmarwen başta biraz teretdüt etti ama en sonunda anahtarı verdi. Derzul kasayı açınca karşısına epey miktar altın cıktı daha değişik paralarda vardı silmarwen hepsinden az az alıp cebine doldurdu (çoğunluk altın paralar). Sonrada Derzul kapıyı tekrar kapatarak arabaya bindiler ve ilk bindikleri yere kadar geldiler silmarwen orada Erogon'u beklemeye koyuldu
Silmarwen Tinehtele- Hufflepuff 1. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
Eragon hiç istemese de Huor'la birlikte Silmarwen'den, zıttı yönünde gitmek suretiyle ayrıldı. Bunu pek istemiyordu ama yine ayrılmaları lazımdı. Huor yolda giderken çok suskundu. Bu işin onun üzerinde anlaşılan yıllanmış bir değeri vardı. Küçük ayaklarıyla onu bir sürü büyük kapının önünden geçirdi. 2-3 dakika geçtiğinde Eragon artık sıkılmaya başlamıştı.O sırada 501 no'lu kapının önünden geçiyorlardı. 5 dakika geçtiğinde artık Eragon dayanamayıp cincüceye:
"daha ne kadar kaldı acaba." diye sabırsızlıkla sordu. Cincüce cevap vermeyerek yoluna devam etti ve sonunda tüm koridorun en sonunda bulunan kapının önünde durdu. Üstünde 548.Kasa yazıyordu.
Cincüce elini Eragon'a kaldırabildiği kadar kaldırarak:
"Anahtar" dedi sakince.
Eragon annesinin cebine tıkıştırdığı ve çok değerli olduğunu söylediği anahtarı cebinden çıkartıp pek güvenilir gözükmeyen cincüceye verdi. Cincüce anahtarı inceledikten sonra, duvarımsı kapının üzerinde bulunan bir çıkıntıya anahtarı soktu ve aşağı doğru itti .O her aşağı doğru anahtarı ittiğinde bir kilidin açılırken çıkardığı sesler geliyordu. En son açılma sesi geldiğindeyse cincüce kenara çekildi ve kapının açılmasını seyretti. Kapı yavaş yavaş açılmaya başlamıştı ama Eragon gördüğü her yeni şey gibi yine şaşkınlığını tutamamıştı. İçerde hayatında görmediği kadar altın yatmaktaydı ve hepsi teker teker insanın gözünü kamaştırıyordu. Eragon'un hayatında ilk kez gördüğü altın toplar, altın kaplama eşyalar,gümüşler,takılar ve daha bir sürü şey hepsi buradaydı.
Eragon biraz içeriye doğru ilerleyince gerçekten çok şaşıracağı başka birşeyle daha karşılaştı. İçeride duvarın tam ortasına asılı duran büyük bir ördeğimsi hayvanın resmi asılı bulunuyordu. Eragon biraz daha yaklaşınca bunun bir platypus olduğunu fark etti. Platypus'lar hakkında kimse pek birşey bilmezdi. Eragon'da zaten araştırmalarında bu hayvanla karşılaşmıştı.
Platypus'lar,kürkü olduğu ve yavrularını emzirdiği için memeli sınıfına girerlerdi fakat kuyruğunu kunduz gibi sallayabilen bu hayvanlar, kuş gagası ve sürüngen zehrine sahip olma gibi özellikler de taşırlardı. Genellikle su altında yaşayan bu hayvanlar karada da bulunur ve zehirlerini arka ayaklarında taşırlardı. Eragon tüm bunları biliyordu ama asıl garip olan şeyi Eragon sonradan fark etmişti. Çevrede nerdeyse her yerde bir platypus'un resmi bulunmaktaydı. Anlaşılan eski zamanlarda yaşamış olan ailesinin bir tür arması ve ya işareti görevini üstlenmekteydi bu hayvan. Ama garip olan birşey daha vardı ki annesi bundan hiç ama hiç daha önce bahsetmemişti. Aslında annesinin platypus'un ne olduğunu bildiğinden bile şüpheliydi Eragon. Bir de şu vardı acaba annesi hatta ve hatta büyükannesi ve büyükbabası neden acaba bu kadar paraları olduğu halde bu zenginlikle büyücü dünyasında yaşayacaklarına orta gelirli bir aile olma yolunu seçmişlerdi. Bu gerçekten Eragon'u çok büyük bir merak içinde bırakmıştı. Eragon bunları düşünürken cincüce Huor sabırsızlık belirtileri göstermeye başlamıştı. Bunu fark eden Eragon'da, gerektiğini düşündüğünden birazcık daha fazla altını yanına alarak, Silmarwen'in yanına gitmeye koyuldu.
"daha ne kadar kaldı acaba." diye sabırsızlıkla sordu. Cincüce cevap vermeyerek yoluna devam etti ve sonunda tüm koridorun en sonunda bulunan kapının önünde durdu. Üstünde 548.Kasa yazıyordu.
Cincüce elini Eragon'a kaldırabildiği kadar kaldırarak:
"Anahtar" dedi sakince.
Eragon annesinin cebine tıkıştırdığı ve çok değerli olduğunu söylediği anahtarı cebinden çıkartıp pek güvenilir gözükmeyen cincüceye verdi. Cincüce anahtarı inceledikten sonra, duvarımsı kapının üzerinde bulunan bir çıkıntıya anahtarı soktu ve aşağı doğru itti .O her aşağı doğru anahtarı ittiğinde bir kilidin açılırken çıkardığı sesler geliyordu. En son açılma sesi geldiğindeyse cincüce kenara çekildi ve kapının açılmasını seyretti. Kapı yavaş yavaş açılmaya başlamıştı ama Eragon gördüğü her yeni şey gibi yine şaşkınlığını tutamamıştı. İçerde hayatında görmediği kadar altın yatmaktaydı ve hepsi teker teker insanın gözünü kamaştırıyordu. Eragon'un hayatında ilk kez gördüğü altın toplar, altın kaplama eşyalar,gümüşler,takılar ve daha bir sürü şey hepsi buradaydı.
Eragon biraz içeriye doğru ilerleyince gerçekten çok şaşıracağı başka birşeyle daha karşılaştı. İçeride duvarın tam ortasına asılı duran büyük bir ördeğimsi hayvanın resmi asılı bulunuyordu. Eragon biraz daha yaklaşınca bunun bir platypus olduğunu fark etti. Platypus'lar hakkında kimse pek birşey bilmezdi. Eragon'da zaten araştırmalarında bu hayvanla karşılaşmıştı.
Platypus'lar,kürkü olduğu ve yavrularını emzirdiği için memeli sınıfına girerlerdi fakat kuyruğunu kunduz gibi sallayabilen bu hayvanlar, kuş gagası ve sürüngen zehrine sahip olma gibi özellikler de taşırlardı. Genellikle su altında yaşayan bu hayvanlar karada da bulunur ve zehirlerini arka ayaklarında taşırlardı. Eragon tüm bunları biliyordu ama asıl garip olan şeyi Eragon sonradan fark etmişti. Çevrede nerdeyse her yerde bir platypus'un resmi bulunmaktaydı. Anlaşılan eski zamanlarda yaşamış olan ailesinin bir tür arması ve ya işareti görevini üstlenmekteydi bu hayvan. Ama garip olan birşey daha vardı ki annesi bundan hiç ama hiç daha önce bahsetmemişti. Aslında annesinin platypus'un ne olduğunu bildiğinden bile şüpheliydi Eragon. Bir de şu vardı acaba annesi hatta ve hatta büyükannesi ve büyükbabası neden acaba bu kadar paraları olduğu halde bu zenginlikle büyücü dünyasında yaşayacaklarına orta gelirli bir aile olma yolunu seçmişlerdi. Bu gerçekten Eragon'u çok büyük bir merak içinde bırakmıştı. Eragon bunları düşünürken cincüce Huor sabırsızlık belirtileri göstermeye başlamıştı. Bunu fark eden Eragon'da, gerektiğini düşündüğünden birazcık daha fazla altını yanına alarak, Silmarwen'in yanına gitmeye koyuldu.
Frogonry Bagterlayer- Tılsım Profesörü
- Mesaj Sayısı : 204
Kayıt tarihi : 30/06/08
Geri: Kasalar ( 773 ve 548 )-Eragon & Silmarwen
En sonunda Erogon yanına gelmişti orda beklemek onun hiç hoşuna gitmemişti.Erogon yanına biraz yaklaşırken "Dostum hele şükür geldin. Hade cıkalım burdan cebimdeki para bana batmaya başladı bir an önce cebimdeden çıkmak için yalvarıyorlar" Erogonun konusmasına izin vermeden hemen "Hade hemen asa alalım bence büyü için en gerekli şey bu olacak buraya doğru gelirken bir tane görmüştüm adı .... şey olcaktı... bi dk ka he buldum Olivındırs ... galiba böyle bişşiydi işte her ne ise gidip ordan asa alalım ne dersin olurmu" Erogona ona dönerek "Tamam olur" dedi. Silmarwen onun başka bişey demesine izin vermeden dışarı çıkardı dışarı çıkarken son bir kez yaratıkları inceledi bu yaratıkların ne olduğunu acayip merak ediyordu. Dışarı çıkar çıkmaz hemen Erogona dönerek "Söyle bakalım sen bu yaratıkların ne olduğunu biliyormusun biliyosan hemen söyle çünkü acayip merak ettim bide ben asacının yerini unuttum oraya sen götürürsen sevinirim" dedi
Rp dışı:Devamı Olivender's ta olcak
Rp dışı:Devamı Olivender's ta olcak
Silmarwen Tinehtele- Hufflepuff 1. Sınıf
- Mesaj Sayısı : 101
Kayıt tarihi : 30/06/08
catlakkazan :: Londra :: Diagon Yolu :: Gringotts
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz