Toplantı Odası

Önce sevgilisinin kuzenininden ölümyiyen olduğundan şüphelendikleri için şok yaşayarak kaşları çatılan Micah, az önce arkadaşı Frogonry'nin söyledikleriyle dağılmıştı. Nefes alış verişi hızlanmıştı. Sinirden şakaklarındaki damarlar belirginleşmişti. Zar zor konuştu:

'Bu da ne demek oluyor? İnanmak istemiyorum!' diyebildi. Titremeye başladı. Gri gözlerinden ateş fışkırarak Alwen'e bakıyordu mantıklı bir cevap bekleyerek.

Micah'ın aniden alevlenmesine karşın Alwen kaşlarını çatarak baktı ona. "Nora önemli değil." dedi. "O'nun hakkında birşey bildiğimizi sanma Micah" Sonra tekrar Frodo ve Frogonry'ye döndü. Bir süre düşünceli düşünceli baktı ikisine. Özellikle Jason konusunda kafası epey meşgul olmuştu son zamanlarda.

"Evet" dedi usulca. "Keira ile Jason'un bir ilişkileri olduğundan şüpheleniyordum. Ama konumuz bu değil. Jason Turner hakkında herhangi birşeyden de şüpheleniyor değiliz. Tamamen kişisel bir meraktı bu. Hogwarts Profesörleri içinse elimizden geleni yaptık. Gerisi onlara kalmış artık. Frodo ve Frogonry, iyi iş çıkardınız. Teşekkür ederim."

Sonra Morello'ya döndü. Geçen gece barda konuştuklarından dolayı, bu toplantı hakkında en fazla fikir sahibi olan oydu. Derince bir baktı gözlerine önce. "Pekala Morello" dedi. "Matsow'un garip yokluğu hakkında neler bulabildin? Bana bir sonuç elde edebildiğine dair birşeyler söylemiştin. Matsow bizim için önemli. Onu bulmamız çok önemli."

Yanında oturan Micah birden sinirlenince, delice bir şey yapmasını önlemek için kolundan tutmuştu o anda. Neyseki, Alwen'in dedikleri onu azda olsa tatmin etmiş görünüyordu.

Alwen, Frodo ve Frogonry'e yoldaşlığa hizmetlerinden ötürü teşekkür ettikten sonra Morello'ya döndü. Matsow hakkındaki edindiği bilgileri sordu.

Matsow bir aydır ortalıklarda yoktu. Ona ne olduğunu geçen güne kadar öğrenememişti Morello. Geçen gün Matsow'ın odasına girmişti Morello. Kolay olmamıştı onca efsun ve sadece şifacıların çözebileceği acayip bilmeceler...Tam bir hafta oyalamıştı onu.

'Bir ayda gerçekleşen tüm uç uç şebekeleri kullanıcı dosyalarını güvenilir bir dost sayesinde elde edip kontrol ettim, ancak Matsow uç uç şebekesi kullanmamış. Odasına girmeye çabaladım son çare olarak. Nerede olabilceği hakkında bir ipucu bulurum belki diye. Ve buldum.' durdu bir an, devam etti. 'Masasında Tibet'e gidiş için uçuş promosyonları ve Tibet broşürleri buldum. Oraya gitmiş olabilir.' dedi.

"İşte bu iyi haber" dedi Alwen biraz daha canlı bir sesle. Matsow'un yerini bir kez bulduktan sonra gerisi sorun değildi. Şimdi iş, onun sağ salim olup olmadığını öğrenmeye kalıyordu. Ondan sonrası için Matsow'u zorlamaya gerek yoktu. İsterse orada kalabilirdi.

"Teşekkür ederim, Morello" dedi ona gülümseyerek. "Pekala" dedi yeniden ayağa kalkıp volta atmaya koyuldu.

"Artık savaşın sonuna geldik sevgili dostalrım, az önce de belirttiğim gibi!" dedi. "Ve biz hazır olmalıyız. Bu işe son noktayı koyabilecek olanlar sadece bizleriz. Barty orada bir yerde ne hayaller kuruyorsa artık, onları bozabilecek olanlar bizleriz. Kayıplar vereceğiz, belki bir daha asla burada toplanan bu 5 kişi bir araya gelemeyecek." Durdu. Hepsine teker teker baktı. Sonra gidip koltuğuna oturdu tekrar.

"Evet" dedi ağır sesiyle. "Bildiğiniz gibi Karanlık Lord asayı arıyor. Asa Winter Dixy Blossom isminde küçük bir kızda ve o elinde taşıdığı değneğin ne olduğu konusunda bir fikir sahibi değil. Barty tabi ki asanın onda olduğunu biliyor. Fakat bir süre önce yeni bir yere taşındı. Bu vakte kadar bu yeni yeri de öğrenmiş olabilir. Saldıracak, gözünü karartıp bunu yapacaktır. Bu onun için en önemli şans; ya da en azından o bu durumu böyle görüyor. Fakat... Fakat son noktayı biz koyacağız.

"Asa, gücüyle beraber yok edilmeli. Bunun da tek bir yolu var. Asanın sahibi, bir kişiyi öldürdükten sonra ölmeli..." Bunları söyleyip sustu ve başını önüne eğdi.

Hala damarlarındaki kan hızlı pompalanıyordu. Duyduklarından sonra içinde hiç Jason'ın evine gidipte ondan Nora'nın erkek arkadaşı olarak onayını almak isteği kalmamıştı içinde. Aksine anlaşamasalardı da bu sinirle suratının ortasına bir tane yumruk indirseydi.

Bütün anlatılanları dikkatle dinliyordu. Alwen'in asa hakkında son bahsettikleri ve özellikle nasıl yokedilebileceği canını sıkmıştı. Kendini tutamadı:

'Küçük, masum bir kızın ölümüne göz mü yumacağız! Bu kardeşinin seviyesine indirir bizi!' dedi şaşkınlık ve hafif hiddetle.

"Bu tarz birşey söylediğimi hatırlamıyorum" dedi Alwen hiddetle. "Henüz lafım bitmedi. Tabi ki küçük bir kızdan ölmesini rica etmek gibi bir caniliği yapacak değiliz"

Micah'ın gözlerine baktı sert bir ifadeyle. Barty ile aynı kefeye konmak cahilliğini gösteren bu genç adama biraz sert çıkmış olsa da bunu o an için umursamadı. Son zamanlarda pek anlayışlı bir havada değildi Alwen.

"Yine de birini bu uğurda feda edebilme caniliğini ya da adına ne derseniz artık, göstermemiz gerekiyor. Bu savaşın bitmesini istiyorsak, bunu yapmak zorundayız"

Durup diğerlerine baktı yeniden. Hepsini tek tek süzdü, gözlerinin içini aradı.

Micah sustu, kavga çıkaracak değildi. Aceleci davranmıştı Alwen'i yargılarken. Alwen'in gergin olduğu belliydi, haklı bir gerginlikti ne de olsa.

Ne yapılacaksa yapacaktı Micah. Gereği ne ise onu...

"Yine de birini bu uğurda feda edebilme caniliğini ya da adına ne derseniz artık, göstermemiz gerekiyor. Bu savaşın bitmesini istiyorsak, bunu yapmak zorundayız"dedi Alwen. Ses tonu kararlıydı... Sona ermesi için gözünü karartmıştı sanki... Herhangi bir şüpheye yer bırakmadan... Çok net... Güven veriyordu... Ona güveneceklerinden bir an kuşku duymadı Morello... Micah bile biliyordu Onu, güveniyordu Ak Büyücü'ye... Elbette Morello da güveniyordu. Öyle güveniyordu ki, belki de bundan korkuyordu... Huzursuzdu...

Alwen hepsine baktı, Morello'ya da... Göz göze geldiler... Koyu mavi gözleri hiç bugünkü kadar derin bakmamıştı.

Bu penceresiz oda onu rahatsız etmeye başladı. Derin bir nefes aldı.

Yavaşça kapı tıklatıldı. Gelen Keira'ydı.
" İyi akşamlar beyler ve bayanlar. Girebilir miyim acaba ? Çok geciktiğimi biliyorum ama İspanya'daki toplantıdan ancak kurtulabildim."dedi tebessümle Keira.

Morello samimiyetle gülümsedi Keira'ya.Bu düşüncelerinden bir an sıyrıldı. O düşüncelerinden sıyrılınca rahatlaması gerekir diye düşünenler yanılır. Keira beraberinde Morello için Jason'ı getirmeseydi mümkündü elbette.

Hayır... Hayır... Kurtul bu düşünceden... Toplantıdayız... Burada değil... Değil... diye yatıştırmaya çabalıyordu kendini, içinden kendine yalvarıyordu... Yok burda!

Keira gelmişti bir süre sonra. Alwen onu da olabildiğince neşeyle karşıladı. Hemen o ana kadar geldikleri noktanın bir özetini geçti. Sihir Bakanı her zamankinden daha yorgun görünüyordu, Alwen bunu farketmişti ve toplantılarıyla ya da Bakanlık görevi ile ilgili birşey sormadı.

"Pekala" dedi yeniden, herkese hitap ederek. "Son noktaya gelindiğinde feda edilme sorununun üstesinden gelebiliriz. Şimdilik konuşulacak daha acil mevzular var."

Frodo'ya döndü. Cebinden bir kağıt parçası çıkarıp eline tutuşturdu adamın. "Bunu Jason'a ver." dedi. "Ve açıp okuma isteğine karşı koyacağına güveniyorum. Ne olursa olsun başka birinin eline geçmemeli. Ve senden son bir zahmetli iş daha isteyeceğim Frodo. Matsow'u araştırmak isteyecekler. Onu Bakanlık bulmamalı. Bulmamalarını sağla. Nasıl yapacağın umrumda değil, yalan söyle, yanlış bilgi ver ama onları konudan uzak tut."

Sisler arasında Grimmould Meydanı 12 Numara'yı izliyordu Aaron. Alwen'dan Fransa'ya kadar gelen baykuş onu bir toplantının olduğundan haberdar etmişti. Ne kadar zorlansa da işinden bir süreliğine izin alıp buraya gelmişti. Fakat ço geciktiğini düşünmeye başlamıştı. Hava kapkaranlıktı ve etraftaki pencerelerden hiç ışık gelmiyordu. Biri hariç... Bu toplantı odası olmalıydı. Perdelerin arasından süzülen hafif ışık evin tuğlalarını aydınlatıyordu. Aaron hızla içeri koştu. Kapının aralığından içerideki cadı ve büyücüleri görebiliyordu. Elini hafifçe kaldırıp kapıyı belli belirsiz bir biçimde tıklatıp içeri girdi.

"Çok özür dilerim! Geciktim sanırım. İş için oldukça uzaktaydım. İzin koparabildiğim anda buraya geldim. Umarım herşeyi kaçırmadım?" dedi. Meraklı ve üzgün görünüyordu. Gözleriyle Alwen'dan başlayarak tüm cadı ve büyücüleri teker teker taradı. Hepsinde ciddi bir ifade vardı.

Frodo Alwen'in dediklerini başıyla onayladı. Tam o sırada Toplantı Odası'nın kapısı bir kez daha açıldı ve içeriye yeni Yoldaşlardan biri daha girdi.

"Gerçekten geç kaldın Aaron!" dedi Alwen duygusuz bir sesle. Sonra belli belirsiz gülümsedi. "Gel hadi, çok fazla şey kaçırmış değilsin."

Aaron da kendine bir oturacak yer bulunca yine bir süre sessizlik hakim oldu odaya. Alwen bu sefer Keira'ya döndü yavaşça.

"Sanırım işin son kısmını konuşmanın zamanı geldi." dedi. Keira Alwen'in söylediğini anlar gibi kafasını salaldı bir kez. "Keira, söylediğine göre artık Barty asanın yerini öğrendi. İsmi-gizli-kalsın ajanımız en son seninle temas kurmuş olmalı. Ben burada olmadığım için, ona böyle yapmasını söylemiştim. Anlat bakalım, Lord hakkında başka neler biliyoruz artık!"