Toplantı Odası

Diğer odalara göre biraz ufak ve penceresiz bir oda. İçeride 10-15 kadar kreton koltuk bulunuyor ve kapının da olduğu duvarda tek bir büyük resim asılı. Resimde birçok büyücü ve cadı çerçevenin dışına doğru el sallayıp gülümsüyor.

Resmin altında ise "Yoldaşlık Üyeleri, 1955-1995" yazılı. Resimde ki her bir kişinin üzerine asanızla tıkladığınızda, o kişinin ismi ve akıbeti hakkında bilgiler yazıyor.

Oda, toplantı odası olduğu için her türlü sihirsel dinlemeye karşı korumalıdır.

İşte yoldaşlık üyelerinin üzerlerine tıkladığınızda beliren yazılar:
Mark Quenty---Bir ölüm yiyen tarafından düello esnasında öldürüldü.
Sybill Anthore Bell---Bakanlık tarafından ölüm yiyen suçlamasıyla tutuklandı. Suçsuz olduğunun anlaşıldığı gün garip bir şekilde zehirlenerek öldü.
Gery Timgerwille---Bizzat Karanlık Lord tarafından işkence edilerek öldürüldü.
Emilia Joses Tigerwell---Yoldaşlıkta çok öenmli görevlerde bulundu. Hateborn Tepesinde, ölüm yiyenlerle yapılan bir savaş esnasında Karanlık Lord tarafından öldürüldü
Junkle Oliver Kany---Çok uzun süre Yoldaşlık'a hizmet etti. Karanlık Lord'un en sadık hizmetkarlarından birini yakalayıp Bakanlık'a teslim etti. Bundan yaklaşık 7 sene evvel ortadan kayboldu ve bir daha hiç haber alınamadı.
Roselyn Kany---Junkle'ın eşiydi. Onun ortadan kaybolmasından sonra aklını yitirdi. İki sene evvel St Mungo'da öldü.
Berry Ashley Oldman---Bir kurtadam tarafından ısırıldı. Kendini insanlardan tecrit etmeye karar verdi. Ortadankayboldu. Fakat güçlü bir söylentiye göre Karanlık Lord'un eline geçti. Akıbeti bilinemiyor.
Kingarn Kortez---Hateborn Tepesinde ki savaşta Karanlık Lord'un öldüren lanetine hedef oldu.
Dolly Himenez---Hateborn Tepesindeki savaşta, ölüm yiyenler tarafından öldürüldü.
Arthur Gerald Hoseriyn---Karanlık Lord'un zirvede olduğu yıllarda, evine saldıran bir ruh emici tarafından feci bir sona maruz kaldı(dile getiremesekte anlaşılıyordur umarım)
Helga Horfsen---Ölüm Yiyenler tarafından katledildi, cesedi bulunamadı.
Rowen Buldstak---Bir ölüm yiyenin evine yapılan bir baskında zehirli bir bitki ile hazırlanmış bir tuzağa düştü, kurtulamadı.
Jacob S. Falel---Ölüm Yiyenler tarafından kaçırılıp işkence edildi. Alwen tarafından kurtarıldı. Artık yürüyemeyecek, henüz 30 yaşındaydı...

Az önce bir zehirlenme vakası getirilmişti Morello'nun önüne,ciddi değildi, ona ilk müdahaleleri yapıp baş şifacı Matsow'a acele bir işi çıktığı için gitmek zorunda olduğunu söyleyip karargaha buharlaşmıştı.

Bu eski evin kokusunu almak ona nice anıyı hatırlattı, kalbi şiddetle çarpıyordu! Derin bir soluk aldı ve içeri girdi.Koltukta uzanmıştı.Onu ne zamandır görmüyordu, meşgul bir adamdı! Görüşmeyeli çok olsa da onu görünce insan zamanın aldatıcı olduğunu düşünürdü...Bu hoşuna gitti,gülümsedi.Uyandırmak istemedi, eski yoldaşları gösteren tabloya baktı...'Jacob...'diye iç geçirdi hafif bir sesle.Onu iyileştirecek bir iksir geliştirmek için hala uğraşıyordu...

Birden Alwen'in ona seslendiğini sandı.Hayır,sayıklıyordu.Çok yorgun olmalıydı,kim bilir kaç geceden beri uyumayıp ordan oraya koşuşturup Karanlık Lord'un izini sürüyor,mürit toplamaya çabalıyordu.Ne yazık ki Gelecek de hala zırvaladığını düşünüyordu.'Ahmaklar!' dedi içinden.Alwen sayıklıyordu...

Bir çam ağacının üzerinde oturmuş, karlı bir yamaçtan aşağıya doğru kayıyordu. İlk başta ona sessiz ve ıssız bir tepe olarak görünmüştü burası ama şimdi farkediyordu ki tanıdığı birçok ev de vardı yolun her iki yanında. Grimmuld Meydanı 12 Numara'nın önünden geçti, karargahın bir tepede kurulmuş olduğunu daha önce hiç farketmemişti! Çatlakkazan'ı geçti, Londra'da ki Gelecek Postası Binası, Üç Süpürge, Karanlık Köşk, Jacob Falel'in evi... Hiçbirinin evinin karlı bir yamaçta olduğunu farketmemişti daha önce. 'Jacob..' dedi bir ses kafasının içinden usulca... Yamacın tepesinden mi gelmişti ses yoksa, çam ağacı daha ne kadar kaymaya devam edecekti? Birden, herhangi bir sebep olmaksızın benliği uyandı. Boynunda bir ağrı vardı. Tutulmuş gibiydi. Ve gözlerini açmasına, herhangi bir ses duymasına gerek olmaksızın, bulunduğu ortamda (nerdeydi acaba, çam ağacı nereye gitmişti?)yanlız olmadığını hissetti. Karargahta mıydı? Tabi ya! Dağın yamacında ki karargahta... Ne saçmalık, karargah dağın yamacında ha!

Hafif bir kahkaha atarken gözlerini açtı. Karargahın, toplantı odasında ki en sevdiği, geniş ve yumuşak koltukta uyuyakalmıştı. Ve tam karşısında, uzun zamandır göremediği, tanıdık bir yüz duruyordu!

"Ah, Shily!" dedi yavaşça doğrulurken, bir yandan da kıkırdıyordu. "Sanıyorum hala rüya görüyorum. Bu ne hoş süpriz!"

Morello Shiloh'un kalbi şimdi yerine sığmıyordu, derin bir soluk aldı, gülümseyerek dostuna döndü:'Ben de seni gördüğüme sevindim Alwen.' duraksadı, Alwen ona mahmur mahmur bakıyordu,'Özlemişim.' dedi.Morello gidip dostunun yanına oturdu:

'Çok yorgunsun Alwen,dinlenmelisin, sayıklıyorsun...Bana öyle bakma,haklıyım!'

Asasını salladı.İki kaymakbirası havada oluştu.Kendininkini alıp açtı, bir yudum aldı.'Tam olarak neler oluyor Alwen?'diye sordu...

Shily, Alwen'in yanına oturup birer kaymakbirası ikramında bulunurken Alwen, son gördüğü rüyanın tüm etkilerini kafasından silmekle uğraşıyordu. Hala arkasını dönse, Gelecek Postası'nın üç katlı, beyaz mermer binasını görebileceğini düşünüyordu.

Kaymakbirasından bir yudum alıp, Morello'ya gülümsedi. İçki iyi geleceğe benziyordu.

'Tam olarak neler oluyor Alwen?' diye sordu Shily. Alwen dönüp ona baktı. Kadının yüzü karmakarışık birçok duyguyla doluydu. Fakat zihninden ona göz kırpan korkuyu yakalamıştı, Shily kesinlikle birşeyler için endişe duyuyordu. Derin bir nefes alıp arkasına yaslandı, yeniden gülümsedi ve kaymakbirasından bir koca yudum daha içti, höpürdeterek.

"Evrende mi neler oluyor?" dedi. Sonra da güldü. "Ne demek istediğini anlıyorum. Sanırım çağrıma ilk cevap veren sen olmuşsun; öyle olcağından emindim" kadına bakıp şefkatle gülümsedi. Sonra bir sıçrayışta ayağa kalkıp, gerindi. Boynu hala biraz tutuk tutuktu. Rahat kreton koltuklarla dolu küçük odanın arka tarafında bir yerdeki bir komidine doğru yürüdü. Bir yandan da anlatıyordu, rahat ve telaşsız sesiyle.

"Eh, sanırım yeni ve eskisine göre çok daha çetin bir savaş kapımızda" dedi. "Barty çok yakında tekrar ortaya çıkacak. Bu kadar sessiz durmasının hayra alamet olmadığına emindim: Birşeyler planlıyor ve bu beni korkutuyor!"

Komidine varmıştı. Geniş, üst raflarında birkaç tozlu içki şişesi duruyordu. Üzerinde karmaşık harflerle birşeyler yazan bir taneyi aldı. Asasıyla kapağına dokundu ve kapak uçtu. Şimdi de, biraz önce orada olmayan bardaklara içkiyi boşaltıyordu. Bu işlem bitince iki bardağı eline aldı ve gerisin geri, az önce uyumakta olduğu, şimdi Morello'nun oturduğu sandalyenin yanında ki koltuğa doğru yürümeye koyuldu. Yürürken de anlatmaya devam ediyordu.

"Yoldaşlık'ın toplanma vaktinin geldiğini düşünüyorum artık." dedi. "Hala vaktimiz varken, en azından büyücü toplumunu kendine getirmemiz, Barty'nin hala hayatta olduğu ve eskisinden çok daha fazla tehlikeli olduğu konusunda uyarmamız gerekiyor. Şimdilik yapabileceğimiz tek şey bu sanırım. Gelecek Postası ve Bakanlık kafayı benimle bozmuşken, bu o kadar da kolay olmayacak gerçi."

Koltuğa oturmadan önce, bardaklardan birini Morello'ya takdim etti. "Wilsson mahsülü, 1883! En iyisidir" Göz kırpıp gülümsedi. Morello'nun gözlerine bakarken, eski dostların uzun süren ayrılıklardan sonra yeniden buluştuğunda hissettiği o çocukça mutluluk kırpışıyordu içinde.

Alwen göz kırpıp gülümsedi.Morello içini sımsıcak yapan bu gülümsemeye tebessüm etti...Alwen'in uzattığı içkiyi memnuniyetle kabul edip,büyük bir yudum aldı.İçki dilinin üzerinden ferahlatıcı bir içecek kıvamında kaydı.Yuttuktan sonra bütün yemek borusunu hissettirecek kadar keskin geldi.

Alwen yan tarafına oturmuştu.Morello yanaklarının yandığını hissediyordu...'İçki harika!..Bilir kişi seçimi!' dedi Morello tatlı tatlı gülerek...Alwen keyifle ona bakıyordu.Bir süre sustular.

Öylece bakıyordu...Hatırlattı...Daha 19'du onu tanıdığında,iki sene bile olmamış mezun olalı,şifacı çaylağı daha...O gece nöbetçiydi iksir ve bitki zehirlenmelerinde... 40 yaşlarında zehirli Seronnes(yapımı ve satımı yasaklanmış kara büyü içeren bir çeşit silah) bıçağıyla yaralanmış bir büyücü getirmişti seherbazlar,adamın şuuru yerindeydi ama yine de hiç iyi görünmüyordu...Çok endişeli bakmış olacak ki Alwen onu rahatlatmak için o halde gülümsemiş 'Merak etme iyileşeceğim.'demişti...

'Samwise Broklyn peşine bütün bakanlık yanlılarını taktı, senin işini hayli güçleştiriyor.Şey...Ben 4 ay önce çok özlü iksir yapmaya başladım lazım olursa diye... Bir kaç haftaya hazır olur.'dedi yaramazlık yapmış küçük bir çocuk gibi Alwen'e ürkek ürkek bakarak.

Alwen bu haber karşısında keyifle bir kahkaha attı. "İşte prtaik düşünce" dedi keyifle. "Ve tabi talih ve şans birazcıkta. Gayet iyi düşünmüşsün"

İçki onu tamamen kendine getirmeye yetmişti. Bir asırdan fazla bir zamanın tatlı birikintisi vardı tadında. Her yudumdan sonra ağzını keyifle şapurtadıyordu Alwen. Kısa bir süre tam karşısındaki tabloya daldı, Yoldaşlık'ın eski üyelerine. Hemen hemen hiçbirinin sonu huzurlu bir şekilde bitmemişti. Ya şimdi yeni gelenler? Onlar, seleflerininkiyle aynı akıbeti yaşamaktan kurtulabilecekler miydi? Alwen ister istemez, bir kez daha onları ölümlerine ya da daha başka bir kötü sona sürüklediğini düşündü. Ama bazen bişeyler, istenenden farklı olması gerekiyordu. Bu düşünceyi zihninden uzaklaştırdı.

"Matsow nasıl?" diye sordu pat diye. Başşifacı bu aralar özellikle üzerinde durduğu biriydi. "Onunla son zamanlarda konuşabildin mi? Neler yapıyor?"

'Alwen tam adamına sordun! Benden hiç hoşlanmıyor muggle'ım diye unuttun mu?'diyerek gülümsedi ancak üzgündü söyleyişi.
Devam etti:
'Eh buraya gelmeden önce izin aldım ondan ama bin dereden su getirdi...En sonunda ödün vermem gerekti ve öyle olunca kabul etti tabii,neyse boşver...Senin uyarından sonra huzuru kaçtı tabii;evine gitmiyor geceleri, zor oluyor olmalı onun için.Eğer bilmemde sakınca yoksa neden evine gitmemesi gerekiyor Alwen?diye sordu Morello.

Alwen cevap vermeden önce bir süre düşündü. "Aslında emin olamadığım bazı şüphelerden dolayı" dedi ağır ağır. "Sanırım bilmiyorsun. Tabi herkesten gizli yürütülen bir işti bu. Barty saklanmadan önce Matsow, ölüm yiyenler arasında ki casusumdu. Barty ile arası epey iyiydi son dönemlerde. Eski Sihrin Uygunsuz Kullanımı Dairesi Çalışanı'na suikast planladıklarını Matsow sayesinde öğrenmiştik. Korkarım şimdi Barty bu durumu biliyor olabilir."

Tekrar ayağa kalktı. Arkada kalmış koltuklardan birinin üzerinde Gelecek'in son sayısı vardı. Ona bakıp sessizce güldü bir süre.

"Eee, Shily?" dedi. "Bana kendinden bahsetsene. Çok zaman oldu."

'Kendimden mi?Pek fazla bahsedilecek durum yok aslında. Hayatımı işim oluşturuyor.'dedi Morello huzursuzlanarak.Birden hiç keyfinde gitmeyen hayatıyla yüzleşmek zorunda kalmıştı...

Duraksadı.'Jacob'ın düzenli kontrolüne gidiyorum haftada bir. Onun dışında çok özlü iksirinde dahil olduğu birkaç tane işe yarayacak iksir yapımıyla ilgleniyorum...'dedi.Şimdi kadehinin dibinde kalmış içkisini inceliyormuş gibi yapmaya başlamıştı.

Bu odanın penceresiz olduğunu şimdi farketti, elbette bunu biliyordu.Daha önce de gelmişti ama aklından çıkmıştı, halbuki kapalı alan korkusu vardı...Hogwarts'ta 1.sınıfı okuduktan sonra yazın eve dönünce onun gibi muggle olan arkadaşları onu bir daha aralarına almamakla kalmamış, ertesi gün onu dar ,havasız ve bir o kadar da karanlık bir bodruma zorla sokup onu orda iki gün aç susuz kilitli bırakmışlardı.Neyseki annesi ve babası kızlarını bulabilmişlerdi...Çok korkunç anlardı onun için...

Morello terlemeye başladı ama endişelenecek birşeyi yoktu.Ayağa kalkıp pelerinini çıkarttı.Üzerinde mevsimlik beyaz bir gömlek vardı altında da spor bir pantolon.Alwen'in ona bakışını yakalayınca 'Sanırım içki yüzünden ateş bastı!'dedi gülümseyerek...

Alwen, Morello'nun pelerinini ondan alırken güldü. Pelerini köşedeki askılığın üzerine bıraktı. Sonra da geri döndü ve bir daha güldü. "Sana demiştim, en iyisindendir diye." dedi. "Mallorca'da yaşayan bir dostum, yılbaşı hediyesi olarak göndermişti. Büyülü biliyor musun? Asla bitmiyor. Özel koleksiyonumdan, tadına bakmış olan azdır" Göz kırptı. Morello'ya doğru yürüdü gülümseyerek.

Genç (kendiyle kıyaslıyordu) şifacının kırışıksız yüzüne baktı. Siyah gözlerinde, senelerdir tanıdığı dostunu gördü. Yeniden keyifle gülümsedi. Yakında başlayacağına emin olduğu çetin savaştan önce, bu büyük ihtimalle son neşeli günleriydi hepsinin. Ve böyle bir zamanda paylaşılan yanlızlığın anlamı tarifsizdi.

Alwen ona yürürken göz göze geldiler.Vücudunda kanının pompalanması hızlandı,göğsü yüreğinin şiddetli atışıyla acıyordu...Bu koyu mavi gözler ona sevgiyle bakıyordu,dostlukla...Dostluk!Ne güzel bir kelime!..Birbirini kollamak...Ölüm pahasına...Ama her gece onu düşünmekten uyuyamamak dostluk uğruna...Her nesnenin, her olayın onu anımsatması...Dostluk uğruna...Hayır...

Alwen koltukta Morello'nun yakınına oturdu, yüzü ciddileşti.

Morello Alwen'in ona odaklanmasını, onu düşünmesini sağlamak istemiyordu.'Ben sana nasıl yardımcı olabilirim Alwen?Yapmamı istediğin bişey var mı yoldaşlıkla ilgili?'diye sordu kayıtsızca...

Alwen yeniden tam karşısında ki tabloya dalıp gitmişti... 'Yoldaşlık ile ilgili'... Hayatının tamamıydı Yoldaşlık ile ilgili olan herşey. Savaşmak gerekiyordu belki ama, biryerde bitmesi gerek, diye düşündü Alwen yeniden. Acaba katıksız huzuru ömrü boyunca hiç bulabilecek miydi?

"Eski tayfayı toplamamız lazım, Shily" dedi ağır bir sesle. "Tabi çok az kaldık eskilerden. Yine de ulaşabildiğin herkese haber ver: Morths, Carragher, Liestan..."

Alwen'in bakışlarının döndüğü yere, yoldaşlık üyelerinin olduğu tabloya baktı o da...'Tabii haber vereceğim onlara.Yeni üye kazandırmak için de elimden geleni yapacağım.Barty acımasız, öldürmekten hiç bir zaman çekinmedi...'dedi Morello.Alwen'in sağ elini tuttu.'Yalnız değilsin.Merak etme...'dedi sadakatle.

Alwen de elinin üzerine konan eli tuttu. "Biliyorum!" diye fısıldadı. "Evet, biliyorum; Yanlız değilim!"

Bir süre öylece, koltuklarının arkasına yaslanarak, gözlerini karşılarındaki tabloya dikmiş bir halde ve elleri birbirlerinin ellerinde sustular, kimbilir hangi düşüncelerde kaybolmuşlardı.


Neden sonra Alwen kıpırdanıp bir soluk aldı. "Hepsinin şu gülen hallerine bak" dedi tabloyu göstererek. "Peki yeni gelenler ne olacak? Artık bundan bıktım. İnsanları ellerimle kendi sonlarına itelemekten sıkıldım. Bir parça huzur..."

Başka birşey söyleyemedi. Uzun zamandır içinde durupta dillendiremediği şeyleri söylemek biraz garip geliyordu, ama kesinlikle rahatlatıcı olmuştu. Shily'nin dostluğuna minnetini tarif edemezdi o an için. Onun yerine, birşey söylemektense kafasını çevirip ona baktı; şefkat ve minnetle...

Ellerini hala bırakmamıştılar... Alwen yüreğinin derinindeki korkusunu ona açmıştı. Dostunun böyle bir anına hiç denk gelmemişti Morello. Belli ki artık saklı tutamayacak kadar acıtıyordu yarası. Bu gerçek bir yara olsaydı keşke... Belki o zaman kapatabilirdim yaranı Alwen...

Şimdi Alwen ona bakmaktaydı. Öyle güzel bakıyordu ki Morello yanaklarının tekrardan alev alev olduğunu hissediyordu.

'Alwen ben de dahil tüm yoldaşlık üyeleri düelloda veya bir pusu kurularak öldürülebileceğimizin bilincindeyiz. Yeni girecekler de bunu göze alıp yaldaşlığa girecekler. Bunun böyle olmasını sen istemedin. Şu an kötü bir dönemden geçiyoruz, kötülüğün içinden geçiyoruz, sıyrılıp kurtulup geçeceğiz. Yapma sakın kendini böyle şeyler düşünürken bulma...' yutkundu devam etti 'Alwen kaç tane büyücü ve cadıyı ölümün eşiğinden kurtardığını hatırla! Sen olmazsan yoldaşlık olmazsa dünya Barty'nin gazabına kalacak. Sanmıyorum ki savaşıpta gururla can veren yoldaşların ölümünden daha iyi olsun...'dedi Morello. Gözünden yaşlar akmaya başlamıştı...

Kadın ağlamaya başlayınca Alwen kaşlarını çatıp ona şaşkınlıkla baktı önce bir süre. "Hadi ama!" dedi, elini uzatıp yaşları sildi. "Bu kadar çabuk dağılmamalısın!"

Ama sonra gülmeye başladı. Eski zamanları hatırlamıştı. Hep acı bir sebepten dökülen gözyaşlarıyla yıkanan aynı oda da bu kadar masum bir nedenden ağlanıyor olmak... Artık kendini tamamen rahatlamış hissediyordu. Üstelik bir de Shily'yi üzüp darmadağın etmesine hiç hakkı yoktu. Bir çırpıda ayağa kalkıp ellerin birbirine vurdu, asasını salladı ve biraz önce içtikleri içkinin şişesi avucunda duruyordu şimdi. Yeniden onları iki ayrı bardağa doldurdu ve birini Shily'ye uzattı.

"Bir bardak içki ve bir parça uyku sonra
Bir de sevgili pipom olsaydı yanımda
Ahhhh, Çatlak Sevgilim, Çatlak Sevgilim
İçkimi sen doldursaydın ya şimdi!"

Bu eski şarkıyı hayli tempolu bir dans eşliğinde söyledikten sonra kahkahalarla gülmeye başladı. "Elizabeth Hurper bunu görmeliydi! Çatlak Sevgilim, ha ha ha! Kafayı çatlattığımı düşünüyor tabi ama ne kadar çatlak bir kafaya sahip olduğum konusunda pek fikir sahibi değil, ha!"

Yeniden kahkahalarla güldü. "Bu gece sizden burada kalmanızı isteyebilirim belki Bayan Wesley" dedi, zarifçe eğilip reverans yaparken. "Tabi bu çatlak ihtiyarla bir geceyi aynı evde geçirmeyi göze alma tehlikesine katlanabileceğinizden eminseniz. Uykumda yürüdüğümü, konuştuğumu ve horladığımı da peşinen açıklamakta yarar var. Ayrıca çok canım sıkılır veya durduk yere canım çekerse, avazım çıktığı kadar bir şarkı tutturabilirim; az önce yaptığım gibi."

Göz kırparak eski yerine oturdu. Bacak bacak üstüne attı ve içkisinden koca bir yudum aldı, özellikle koca bir höpürdetmeyle...

Alwen onun gözyaşlarını silerken bu anın hiç bitmemesini istemişti. Utandı bir an. Kendi de sildi yaşlarını titreyen eliyle.

Alwen'in şu hali görülmeye değerdi. Morello Alwen'in onu neşelendirmek için söylediği şarkıya gülüyordu şimdi!

Sanki Alwen, Morello'ya hafıza büyüsüyle unutturmuştu deminki anları, sadece yanağında kalan nem anlatıyordu geçmişi...

Morello'dan bu akşam ona eşlik etmesini istemişti! Bu onun için tarif edilemezdi... Ama olur muydu? Morello ne diyeceğini bilemez halde oturuyordu. Alwen ise konuşuyor, şarkı söylüyor, gülüyordu. Ona içki uzattı tekrar. Morello da Alwen'in bu hallerini gülerek izliyordu. Ne yapacaktı? Ne diyecekti? Hep istediği şey belki buydu ancak böyle pat diye yıllar sonra... Utanıyordu!.. İçkisinden bir yudum aldı, yine aynı muhteşem tat, muhteşem his...

'Bu gece nöbetim yok, olur seninle kalabilirim...'dedi çok mutlu olduğunu hissettirmemek için ses tonunu iyi ayarlayarak ve bir yudum daha aldı içkiden.Gülümsedi sonra hafifçe esnedi...

Çok eğlenceli bir akşam geçirdiler. Herşeyden sohbet ettiler. Eskilerden, yenilerden, yakınlarından, sevmediklerinden uzun uzun dedikodu yaptılar. Bir sürü içki şişesi boşalmış olarak bir kenara kondu. Alwen çok çok uzun zamandır böylesi eğlendiğini hatırlamıyordu ve bu, herşey başlamadan önce, onun için müthiş bir moral olmuştu.

Sonunda ikisi de halsizce aynı koltuğun farklı uçlarında kıvrılıp sızdılar. Alwen uyandığında ise Morello kahvaltıyı hazır etmiş, Hastanede çıkan acil bir iş yüzünden gitmesi gerektiğini belirten bir not ekleyip gitmişti.

------------------------------------------------------------------------------------------------

Nora'nın yanından ayrıldıktan sonra eve uğradı. Amcası koltukta uyuyordu. Yardımcıları bayan Libera'nın akşam yemeği için hazırladıklarından atıştırmaya koyuldu hızlıca. Libera ona söylenip durmuştu, iyi beslenmesi için öğütler sıralamıştı azimle. Micah haklı olduğunu, ona katıldığını belli etmek için kafasını sallamıştı tıkınırken. Libera'nın yüzünde onaylamayan bir ifade vardı yine. Sonra Libera'nın tonton yanaklarından öpüp geldiği hızla çıkmıştı evden.

Grimmuld Meydanı 12 numaranın önünde ince yapılı, genç bir adam belirmişti. Temkinliydi. Gözcülerin olması muhtemeldi ne de olsa. İçeri girdi usulca.

Toplantı odasına girdiğinde Sihirsel Oyunlar ve Spor Dairesi Başkanı Bay Frodo Woodallen'i gördü ilk önce: 'Selam Bay Woodallen sizinle burada görüşeceğimiz varmış!' dedi neşeyle. Tokalaştılar.

Sonra Alwen'i seçti gözü, 'Selam Alwen!' dedi başıyla selam vererek.

Uyandığında saatine baktı hemen; dokuzu geçiyordu. 'Tam zamanı...' diye mırıldandı uyku mahmurluğuyla. Karmakarışık rüyalar görmüştü, terlemişti. Sabaha kadar uyurdu toplantı olmasa, yorgundu. İki haftadır gün aşırı nöbetteydi. Vücut düzeni alt üst olmuştu. Hemen kalktı ve soğuk bir duş aldı. Kendine gelmişti işte. Golden Retriver cinsi köpeği Melas onunla ilgilenmesini istiyordu. 'Şimdi olmaz oğlum, gelince söz tamam mı.' dedi Melas'ın başını okşayarak. Karargaha buharlaştı saniyeler sonra.

Toplantıya çok gecikmediğini umdu. Kimlerin geleceği hakkında bir fikri yoktu. İçeri girdiğinde tanıdık yüzleri görmenin yarattığı duyguyla gülümsedi. Alwen'i aradı gözleri sessizce, buldu sonra.

Ardından Micah'ın yanına oturdu.

Alwen toplantı odasında ki koltuğuna oturmuş, başını eline dayamış, düşüncelere dalıp gitmişti. Belirlenmiş yazgının ağırlığı omzunda her geçen gün daha eğır bir yük olarak kendini hissettiriyor, Alwen'in yılların yıpratmalarına meydan okuyan neşeli yüzü, günden güne daha fazla asılıyordu. Bu gece konuşulacak olanlardan sonra hiçbir dönüş olmayacaktı.

Ve o bunlarla sarmalanmışken, toplantı odasının kapısı açıldı usulca. Gelen Frodo'ydu. Alwen onu herşeye rağmen neşeyle karşıladı. Gelen diğerlerini de öyle. Frogonry, Micah ve Morello da geldikten sonra bir süre daha pek konuşmadan, kasvet içerisinde beklediler, belki başka gelenler de olursa diye. Ama bir süre sonra Alwen ayağa kalktı, başka birisi gelirse bile, bundan sonrasında dahil olurdu artık.

Karşı duvara doğru yürüdü önce. Ellerini arkasında kavuşturdu ve başı öne eğik, hiçbirşey söylemeden volta attı durdu önce. Oda fazlasıyla sessiz ve bekleyiş doluydu. Sonra tam hepsinin ortasında durdu ve derin bir nefes aldı.

"Bu uzun soluklu savaşın en son soluğuna geldik artık." dedi ağır bir sesle. "Barty ile olan uzun süreli savaşımız yakında öyle ya da böyle bir sona ulaşacak." Bunları söylerken başını çevirip duvara, duvarda asılı duran, eski Yoldaşlık Üyeleri'nin toplu halde bulunduğu tabloya baktı. Şimdi yeni ve genç üyelerde dahil hepsi bu tabloya eklenmişti, Alwen bunun önemli olduğunu düşünmüş ve bizzat kendisi uğramıştı herkesin resimlerini tabloya eklemeye. Şimdi oradan ona bakıp gülümseyen Frodo, Frogonry ve Micah'ı ve uzun süredir zaten orada olan Morello'yu buldu gözleriyle tek tek. Sonra tablodaki diğer yoldaşlık üyelerini düşündü; maruz kaldıkları sonları. 'Umarım sizin sonunuz çok daha iyi olur' diye geçirdi içinden.

Tabloya sırtını döndü. "Barty yeniden harekete geçecek." dedi aynı ağır ses tonuyla. "Bu sefer asayı almak ele geçirebilmek varını yoğunu ortaya koymaktan çekinmeyecek. Zira 2 senelik yokluğunda sırf bu dava üzerine planlar kurduğundan eminiz artık. Önce size verdiğim görevlerin akıbetleri hakkında birşeyler duymak isterim. Sonrasında çok şey konuşulacak... Pek çok şey" dedi başını eğerken tekrar.

Tekrar koltuğuna döndü ve başını kaldırıp Frodo'ya baktı. "Ne haber Frodo?" dedi. "Senden Jason Turner hakkında bilgi edinmeni istemiştim"