Final Sahnesi-Bölüm 4
1 sayfadaki 1 sayfası
Final Sahnesi-Bölüm 4
ASA SAVAŞI
"Ebediyete Kadar Elveda"
"Bu da ne böyle?" dedi Barty iğrenmiş bir sesle. "Yine hangi ahmaklığın peşine düştün Alwen?"
"Bunun için üzgünüm" dedi Alwen rahat bir ses tonuyla. "Sana zorlu bir düello sonucu kazanılmış bir zafer sunamayacağım. Zaten öyle bir zaferi 1000 yıl ömrün daha olsa da kazanamazdın Barty. O yüzden bununla yetinmeye bak!"
Barty öfkelenmiş ve gerçekten fena halde kafası karışmıştı. Ama bir sorgulama yapma gereği görmüyordu. Bu bir tuzaktı belki, Alwen belki de kendi sonunun, yoldaşlığa birşeyler kazandıracağını ya da öldüren lanet göğsünü delip geçse bile ölmeyeceğini hayal ediyordu. Etsindi bakalım. Bu bir tuzaksa bile Barty bu tuzağı huşuyla karşılıyordu.
"Seni ahmak" dedi öz kardeşinin gözlerinin içine bakarak ve alayla sırıttı son bir kez. Sonra ömrü boyunca hayal ettiği bu anın tadını çıkararak, usulca söyledi büyülü sözleri; usulca ama derin bir nefretle: "Aveda Kedavra"
Alwen boş gözlerle bakıyordu kardeşinin gözlerine. Hayatının, uzun hayatının, son anlarında zihni bomboştu. Aklı ölüme teslim olmuştu. Yeşil ışığın çaktığını gördüğünde gözlerini kapattı. Bedeni yere yığıldığında o artık orada değildi...
Barty, Alwen yere düştükten sonra bile asasını bir süre indirmedi. Kardeşinin birden ayaklanıp ona saldıracağını bekliyordu sanki. Sonra, yaklaşık beş dakika geçtikten sonra bir kahkaha attı ve Alwen'in cesedine doğru yürüdü. Kardeşinin gözleri kapalıydı; uyuyor gibiydi! Ayağıyla sertçe dürtükledi, beden gevşekçe savruldu.
"Sen" dedi biraz gerisinde yerde yatmakta olan kadına hitap ederek. "Ölüp ölmediğini kontrol et"
Anastasia başını kaldırdı. Gözlerinden yaşlar süzülüyordu ve Alwen'in hareketsiz bedenine bakamadı. Barty'ye bakan gözlerinde ise nefret vardı. "Öldü, seni aptal!" dedi zar zor çıkan bir sesle. "O öldü fakat kaybeden sen oldun. Artık asa yok, Alwen ile beraber yok olup gitti!" Yüz hatlarına alaycı bir tebessüm yerleşti.
Barty kadını dinlerken gözleri şokla irileşti ve kafasını iki yana salladı usulca. "Saçmalıyorsun" dedi, ama nedense hiçte öyleymiş gibi hissetmiyordu. "Bu zırvalıkta nesi!"
Anastasia bakışlarını zorlukla indirip, Ak Büyücü'nün cansız bedenine baktı. Alwen ölmemişti sanki, vücudu yorgun bir günün ardından, derin bir uykuya dalmışçasına gevşekti sadece. Ve cebinden sarkan asayı gördü. "İşte asa orada" dedi nefret dolu bir fısıltıyla Barty'ye hitap ederek. "Dene! Her ne haltın hayallerini kuruyorsan gerçekleştirmeye çalış şimdi. O zaman anlarsın belki!"
Barty de asayı görmüştü. Kadının dediklerini duymadan, yıllardır hayallerini süsleyen asaya doğru yürüdü. Eğildi. Elini uzattı ve hayatında ilk kez ona dokundu. Kaldırıp parmaklarının arasında hayranlıkla çevirdi, okşadı ve güldü. Zevkle, zaferle güldü.
Ayağa kalktı. Artık hiçbirşeyi görmüyordu. Çevresinde olan biten hiçbirşeyin farkında değildi. Kahkahalar attı karanlık göğe doğru. Artık zafer onundu. Gelmiş geçmiş en büyük büyücü oydu artık. Ve artık herkesin ondan daha fazla korkması için harika bir sebepleri vardı.
Sonra durdu ve başını çevirip Anastasia'ya baktı. Yüzünde hayli muzip bir gülümseme vardı. "Gerçek ölümün tadına bakmak ister misin, Anastasia?" dedi korkunç fısıltısıyla. "Sana vadettiğim ölümlerin içinde en şeref duyacağın bu olur bak! Ya da hayır" dedi güya düşünür gibi bir ses tonuyla. "Hayır, hayır. Sanırım bu güzel gecenin finaline bir ruh emici- öpücüğü daha çok yakışır" Kadına bakıp kötülükle güldü. Sonra asasını en yakında ki çalı öbeğine doğrulttu ve uzun bir büyünün sözlerini fısıldamaya koyuldu. Bu, yalnızca bu asa ile işleyebilecek bir büyüydü ve herhangi bir nesneyi karanlık bir yaratığa dönüştürme gücüne sahipti.
Ve sonunda Barty fısıldamayı bitirdi. Gecenin sesleri yitip gitmişti yine. Barty yanlızca önündeki çalı öbeğine bakıyor ve yüz hatlarına derin bir korku yerleşiyordu. Fakat pes etmedi. Büyük ihtimalle büyülü sözleri yanlış söylemiş olmalıydı. Tekrar fısıldamaya koyuldu. Fakat sonuç aynı oldu. Sonra bir daha denedi ve bir daha... Ve acıyla haykırdı bu sefer gecenin göğüne doğru...
Hırsla ve kinle ve gözlerinde alev alev yanan bir garezle Anastasia'ya döndü yeniden. Kendi asasını çıkardı ve nefretle haykırdı; "Crucio"... Kadın acıyla feryat etti. Barty defalarca tekrarladı bunu. Bir yandan kendisi de haykırıyordu, ama bu kin dolu bir haykırıştı.
Sonunda durdu. Kadının yanına gidip eğildi ve bileğinden tutup sertçe çevirdi. Şimdi yüzyüzeydiler. "Açıkla" dedi fısıltıyla. Gözleri alev alev yanıyordu.
Anastasia kesik kesik ve zorlukla nefes alıyor gibiydi. Ama yüzünde bir huzur vardı ve gülümsedi. "Kaybettin" diyebildi zar zor. "Asanın... özellik-özelliklerini bilirsin... sa-sanıyordum" yeniden güldü. Bu sefer bunu Barty'nin gözlerinin içine bakarak yapmıştı. "Alwen... bir-birini... öldürmüş... olmalı, ha?"
Barty'nin zihninde bir ışık çakmıştı ve kadının bileğini bırakıp yeniden ayağa kalktı. Boğazı kurumuştu. Yutkundu. Bunu nasıl akıl edememişti! Yıllardır ezberiyle yaşadığı asanın özelliklerini nasıl unutuvermişti! Demek Alwen kendini bunun için feda etmişti. Barty şimdi anlıyordu. Eğer asanın sahibi olmak istiyorsanız, onu eski sahibinden çalıp bir cinayet işlemeniz gerekirdi(Hatırlarsanız Alwen asayı kızdan zorla almış ve o asayla Jason Turner'ı öldürmüştü). Ve... ve eğer asanın sahibi, asa kendi elindeyken ölürse, asanın tüm özellikleri de onunla beraber yok olurdu... Barty öylece kalakalmış gibiydi. Yarım asır süren ihtirasın sonunda herşey bitmişti. Asa, Barty ona el süremeden yok olup gitmişti. Barty kendini boşlukta yüzerken buldu. Herşey bitmişti ve Alwen'den şimdi olduğu kadar hiç nefret etmemişti. Acıyla haykırarak Ak Büyücü'nün cansız bedenini tekmeledi. Sonra bir daha vurmak için ayağını kaldırdı fakat hızla geriye savrulup yere yığıldı.
"Sakın ona dokunma" dedi Morello, Keira ile birlikte bahçenin köşesinde belirmişlerdi. Şimdi ise asaları Karanlık Lord'a dönük bir halde onun üzerine yürüdüler, hiç korkmadan ve öldürmek için. Fakat Barty için herşey boştu artık. Amaçları yerle bir olmuştu. Bu iki cadıyı istese öldürebilirdi belki kolaylıkla, ama bu hiç gerekli görünmüyordu gözüne. Pelerinini savurup kendi etrafında döndü ve ortadan kayboldu.
Keira, Anastasia'nın yanına koştu. Morello ise Alwen'in cansız bedeninin başında eğilmişti. Keira, Bayan Genevieve'e destek olup onu oturur duruma getirdi ve kendi de yanına oturdu. İki cadı da Alwen'e baktılar ve ağladılar. "Herşey bitti" dedi Keira "Lord kaybetti, ama hiç mutlu değilim"
"Diğerleri-" diyebildi zorlukla Anastasia. "Aaron, Micah ve Frogonry öldüler" dedi Keira acıyla. "Frodo sağ kalan ölüm yiyenlerin peşine düştü ve bir daha geri dönmeyeceğini söylüyor"
Anastasia başını eğdi. Morello ise Alwen'in başından ayrılamıyordu. Üç kadında orada, yattıkları yerde kaldılar ve ertesi gün onları yine Alwen'in cesedinin başında buldular. Üçü de uzun süre bu konu hakkında hiç konuşmayacaktı...
Öykücü- Öykücü
- Mesaj Sayısı : 60
Kayıt tarihi : 30/05/08
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz