Kasa:358-Milamberin Sandığı

Güneşli ve sakin bir salı günüydü, Güneş henüz tepede yer almış ve öğlen vaktinin gelmiş olduğunu adeta sıcağı ile kavurduğu dünyaya vurgulayarak söylüyordu.

Gringotts un heybetli giriş kapısı önce dışarıdan gelen nazik bir tıklama ve daha sonrasında da kapı kolunun yavaşça kıpırtısı ile gıcırdayarak açılmıştı. İçeriye ortalama boylarda olan ama bir büyücüye göre yeterince uzun boylu, 40-45 yaşlarında, uzun kahverengi sakalı ve sağ kaşının hemen solunda burnuna doğru derin bir kesik izi olan ve bir kere görenin yüzünü asla unutamayacağı, koyu kahve rengi pelerinli hafif kilolu bir büyücü girmekteydi. Büyücüyü gören cincüceler olağandışı bir şekilde irkilmişti. Ama fazla sürmedi. Yabancının sol elinde omuzunun 15-20cm aşağısına kadar yükselen kuru meşe ağacından yapılmış bir baston vardı. bastonun tepesinde ilginç bir şekilde bir aslan başı motifi bulunmaktaydı. Büyücü bastonunu ritimli olarak her iki adımda bir yere vurarak büyücü bankasının sorumlusu olan cincüceye yaklaştı ve hiç konuşmadan cebinden gümüş renkli hafif yıpranmış bir kasa anahtarı çıkardı ve uzattı. Cincüce anahtarı inceledikten sonra büyücü ile ilgilenmesi için bir başka cincücenin gelmesini bekledi ve büyücünün de gelen ciccüce ile birlikte kasa dairesine inmek üzere yol almasını umuyordu. Fakat uzun bir yoldan gelmiş olan büyücü yerinden kıpırdamadı bile. Büyücü oldukça düzenliydi ve kasasında bile ganimeti önceden keselere konmuş ve düzenlenmişti. Baş sorumlu olan cincüye yaklaştı ve:

-" Gri keselerden iki tanesini ve odanın en sonundaki küçük masanın üzerinde bulunan işlemeli ceviz ağacından olan ufak kutuyu getirin" şeklinde emir verircesine konuştu.

Cincüce hiç duraksamadan yardımcısına talimatı verdi ve yardımcısı oradan ayrıldı. On dakika sonra kasadan gelen cincüce elinde istenenlerle göründü.
hiç bir şey söylemeden gri renkli para keselerini ve ahşap kutuyu büyücüye teslim ettikten sonra anahtarıda yavaşça masanın üzerine bıraktı. Büyücü anahtarı hemen alıp cebine attı. ve para keselerini de pelerinin iç cebinin yanındaki kayışa sıkıca tutturdu. Daha sonra düşünceli bir şekilde yavaşça ahşap kutuyu araladı ve yüzünde bir tebessüm belirtisi oluşması ile kutuyu kapatıp kolunun altına aldı ve hiç konuşmadan Grigotts'tan ayrıldı.

Onun için gün daha yeni başlıyordu...