Bar

Girişten bakınca, sol bölümü olduğu gibi kaplayan uzun mu uzun bir bar ve önünde bar tabureleri görülür.

Loş ve çok geniş bir mekandı. Elizabeth dahi etkilenmediğini söyleyemezdi. Girişte onu hayli sevecen bir şekilde karşılayan Ged Sanchez hakkında da iyi şeyler düşünmesini sağlıyordu tüm bunlar. Bu Ged için iyi birşeydi..

Sol tarafı boylu boyunca kaplayan, kavisli bara doğru yürüyüp kendine bir tabure çekti. Barın açılış partisinin başlamasına çok az kalmıştı artık. Masalar ufak ufak dolmaya başlıyorlardı. Bir ateşviskisi söyleyip, etrafı gözleriyle süzmeye başladı. Keskin gözleri gelen giden herkesi bir bir tarıyordu.

Matsow, günlerdir herkesin dilinde dolanan meşhur davete katılmak için Oxford Caddesi'ne geldiğinde, Ged's Club'ın tahmin ettiğinden çok daha büyük ve görkemli olduğunu gördü. Kocaman ve simsiyah kapısından içeri girince onu Ged Sanchez Essa karşıladı. Ayaküstü biraz sohbet ettiler. Bu sıra da Matsow içeriye bakınıyordu. Gerçekten enfes bir mekandı. Burada birçok gece geçirilebilirdi.

Derken barda yanlız başına oturan kadını gördü. Ged ile vedalaştı ve bara yöneldi. Gelecek Postası'nın çatlak editörü, Matsow onun burnunun ucuna gelinceye kadar farketmemiş gibiydi.

"Elizabeth!" dedi Matsow yarı gülerek. "Daha önce seni bu kadar şık görmüş biri var mıdır bilmem!" Sonra da davet beklemeksizin kadının yanındaki tabureye oturup, Salt 11 söyledi kendisi için.

St Mungo'nun yakışıklı Başşifacısı birdenbire burnunun dibinde bitince Elizabeth önce hayretle bir irkildi. Sonrasında gelen güzel iltifat karşısında işveli işveli gülümsedi.

"Naber Matsow?" dedi adam yanına otururken. Sonra Salt 11 diye bir içki istediğini duydu Matsow'un. "O da ne" dedi şaşkınlıkla. "Eminim öyle bir içki yoktur ve barmende birazdan ne saçmaladığını soracak!" Bir kahkaha attı. Fakat bu kahkaha boğazında kaldı. Barmen dumanı tüten bir içkiyi masanın üzerine bırakmıştı. Matsow ise bilgiç bilgiç gülümsüyordu.

Bu İran yapımı, son derece tesirli bir içki" dedi Matsow hala alaylı gülümsemesi yüzündeyken. "Bilen kişi sayısı azdır. Sadece özel müşterilere reklam yapıyorlar." Keyifle güldü yeniden.

İçkisini yudumladı. Yakıcı ama bir o kadar da ferahlatıcı bir tadı vardı. "Hmm" dedi keyifle. Elizabeth'e bakıp güldü. "Tam senlik bir gece ha!" dedi. "Bol bol dedikodu ve gizlice gözetleyebileceğin, meşhur adamlar"

Etrafını sarmış duran Seherbaz Grubundan sıkılmaya başlamıştı Sam. Ged's Club'ın geniş kapısına gelince Bay Essa ile ayak üstü bir sohbet etti önce. Sonra da içeriye geçti. Mekan şimdiden dolmaya başlamıştı. Masalarda insanlar bir arada oturmuş hararetli hararetli tartışıyorlardı. Sonra gözü bar kısmına kaydı ve etrafında ki seherbazları kovaladıktan sonra oraya yöneldi.

Elizabeth Hurper ve Matsow H.J. Rukavin tatlı bir muhabbete dalmışlardı. Tam Sam yanlarına geldiği zaman Matso bilgiç bilgiç şöyle diyordu; "Gizlice gözetleyebileceğin meşhur adamlar"

"Sihir Bakanı gibi mi?" dedi Sam pat diye. İkili dönüp ona baktı. Sam başka birşey demeden, Elizabeth'in diğer yanındaki masaya oturdu. Bu sırada yanlarına gelen bir başka kadına daha başıyla selam verdi ve barmenden bir rus kanyağı istedi.

Ardı ardına iki sesle irkildi Elizabeth. İlki yan tarafında ki sandalye de oturan güzel bir cadıdan gelmişti. "Merhaba" demişti kadın. "Merhaba" dedi Elizabeth, kadını şöyle bir süzüp gülümseyerek. "Nasılsın?"

Fakat kadın daha cevap veremeden tepesinde Sihir Bakanı'nın kendisi bitivermişti. Samwise Broklyn, az önce Elizabeth'e selam veren kadınla arasına pat diye oturuverdi ve tuhaf bir içki de o istedi.

Elizabeth bir an dönüp Matsow'a baktı. Sonra tekrar Sam'e döndü. "Hoşgeldiniz Bakan Bey!" dedi temkinle. Çünkü Bakanla son görüşmeleri biraz tatsız olmuştu. "Rus kanyağı he! Çok stresli olmalısınız"

Matsow da Bakan'ın gelişiyle beraber hayli afallamıştı. Kendisiyle pek muhabbeti yoktu ve açıkçası çok sevdiği bir adamda değildi. Ona soğuk soğuk gülümsedi.

Rus kanyağı içen bir adamdan başka ne beklenebilirdi ki zaten. Gerçekten de stresli olmalıydı, çünkü rus kanyağının özelliği buydu, içinde ki sihir sayesinde stresi azaltabiliyordu.

İkisinin arasında ki muhabbete kulak kabartarak içkisinden yudumlamayı sürdürdü.

"Evet" dedi Sam "Stresli bir işim var." Gözleri Matsow'a takıldı. Elizabeth ile bu kadar samimi olmaları onu hep sinir eden bir etken oluyordu. Ayrıca Gelecek'te çıkan son haberden beri ona ayrı bir şüpheyle bakmaya başlamıştı. Acaba neden mis gibi evi dururken hastanede geceliyordu?

"Nasılsın Matsow" dedi içki bardağını elinde çevirirken, onun yüzüne bile bakmadan. "O içtiğin nedir? Kaynar su mu?"

Matsow dişlerini sıktı. "Sakıncası mı var?" dedi sert bir sesle. "Canım kaynar su içmek istedi. İstersen sana kas gevşetici birkaç iksir hazırlayabilirim. Çok yararlı, bütün kaslarını eritiyor..."

İçkisinden yudumlayıp, Sihir Bakanı'na en pis bakışını attı. Ne demeye rahatsız etmişti ki şimdi onları! Bir an için barı terketmeyi düşündü ama bu aptalcaydı. Boyun eğmenin bir anlamı yoktu. Karşısındaki sihir bakanı olsa bile.

Bir anda kendini iki gergin adamın arasında bulan Elizabeth kollarını iki yana delice sallayarak "Hey, hey!" dedi. "Durun bakalım! Kavga edeceksiniz, baştan söyleyin ki ben bşka masaya geçeyim. Ya da siz başka bir masada kavganıza bakın."

İkisine de hayli tehditkar bakışlar attı. Aslında böyle bir ikilinin muhtemel kavgasından çıkacak haberi düşününce yaptığına biraz pişmanlık duymuyor da değildi. Yine de Matsow'u biraz daha haklı gördüğü için ve iyi bir dosyu olduğu için sahip çıkması gerektiğine karar verdi.

"Kusura kalma, Elizabeth!" dedi Sam samimiyetle. "Matsow biraz sinirli bir gününde sanırım."

Matsow'a bakıp gülümsedi. İçkisi bitmişti. Başka bir tane daha istemedi, Taburenin arkasına yaslanıp, yüzünü ikiliye döndü.

"Eee?" dedi. "Güzel mekan. Sanırım, siz ikiniz artık sık sık buraya uğrarsınız, berbaerce?"

Matsow biraz sinirliydi bugün, he? İçkiden bir yudum daha alıp, derin bir nefes çekti. Kışkırtılmayacaktı, bu gece özellikle çok gereksiz birşeydi bu.

"Evet" dedi Matsow hala bakana bakmayı redderek. "Çok güzel bir mekan. Loşluğunu da pek beğendim. Ne dersin Elizabeth, başbaşa geçirilecek uzun saatler için oldukça uygun?"

Sam güldü. Sinirlenmeye başlıyordu. Parmaklarının kasıldığını hissetti. Şu anda kapıda duran seherbazlarını çağırıp bu ukala adamı tutuklamalarını söylese... Bir ölüm yiyen suçlaması için gayet müsait bir sicili vardı Matsow'un; Muggle-karşıtı söylemler, bazı tuhaf iddialar. Hepsini bir araya toplasa, Başşifacıyı en azından 3 sene Azkaban'a gönderebilirdi. Ya da buracıkta, bir büyücü düellosu sergilenebilir ve Matsow'u pelteye çevirinceye kadar ders alması sağlanabilirdi.

Matsow'a bakıp gülümsedi Sam. "O halde sizi başbaşa bırakayım." dedi. Görüşmek istediğim birkaç davetli daha var."

Elizabeth'e başıyla selam verdi. Matsow'a çok pis bir bakış fırlattı ve bardan uzaklaştı.